Osmanli saray hazinesinden fincan zarflari
Zarf sözcüğü geniş anlamda bir nesneyi sarıp çevreleyen, koruyup taşıyan öğeyi ifade eder. Bizim burada konumuzu oluşturan fincan zarflarıysa işlevlerinin yanında, amacının çok ötesine geçmiş yüksek sanat değeri taşıyan bir grup yapıttır. Osmanlı Saray Hazinesi’nden günümüze ulaşan değerli pek çok yapıtın yanında, çoğunlukla geç dönemlere ilişkin çay, kahve ve şerbet takımı gibi eşya geniş bir yer tutar. Sözkonusu takımların bazıları zarflıdır. Büyük çoğunluğu altın, gümüş, mineli ve değerli taşlar (murassa) ile bezeli bu grup eşya içnide en zengin çeşide sahip olanlar kahve fincanı zarflarıdır. Kahve fincanı zarflarına geçmeden önce, kahvenin Osmanlı toplum hayatına girişi ve yayılmasına kısaca değinmek istiyoruz.
Anavatanı Habeşistan (bugünkü Etiyopya) olan kahve 13.yy. başlarında Yemen’de keyif verici bir madde olarak dikkat çekmiş, oradan bütün Arap Yarımadası’na yayılıp, 16.yy. başlarında da tüccarlar ve hacılar aracılığıyla İstanbul’a ulaşmıştır. İstanbul’da ilk kahvehane 1550’lerin başında Arap kökenli iki kişi tarafından Tahtakale’de (Tahtel kal’a) açılmıştır. 17.yy. başlarında Avrupa’da da kahvenin yayıldığını görüyoruz. Osmanlı ve Avrupa ülkelerinde kahvenin zaman zaman yasaklandığı bilinir.
0 yorum:
Yorum Gönder