30 Ağustos 2012 Perşembe

TOKİ 23 ilde 284 arsa satacak


Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ), İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa ve Gaziantep gibi metropol illerin de aralarında bulunduğu 23 ilde açık artırmayla 284 arsayı satışa çıkarıyor.
TOKİ'den yapılan yazılı açıklamaya göre, İdare, 4 Eylül'de, düzenlenecek açık artırmayla 284 arsa satışa çıkarılacak. Müzayede, Eskidji firmasının İstanbul'daki merkezinde saat 14.00'te gerçekleştirilecek.

TOKİ'nin Ankara Bilkent'teki merkez binası ile Adana Seyhan'daki Mavi Sürmeli Otel'den müzayedeye canlı bağlantı yoluyla teklifler alınabilecek. Satışa çıkan arsalardan almak isteyenler ayrıca ''www.eskidji.com'' internet adresinden de teklif verebilecek.

Başkent'te 221 arsa satışa çıkıyor
23 ilde satışa sunulan 284 arsanın önemli kısmı Ankara'da bulunuyor. Son yıllarda lüks konut sahibi olmak isteyenler için cazibe merkezi haline gelen Gölbaşı'nda 71, Yenimahalle'de 31, Polatlı'da 139, Kazan'da 19, Sincan'da 7, Keçiören'de 3, Etimesgut'ta 2, Çankaya'da da 1 olmak üzere Ankara'da 273 arsa satılacak.

TOKİ'nin 23 ilde satışa çıkardığı 284 değerli arsalardan 2'si de İstanbul'da yer alıyor. İstanbul'un uydu kentlerinden Başakşehir Kayabaşı'ndaki Özel Ortaöğretim arsası satışa çıkan gayrimenkuller arasında bulunuyor. Ayrıca Kartal'deki konut arsası da satışa sunulan yerler arasında ön plana çıkıyor.

Arsa satışı yapılacak iller
Satışa sunulan taşınmazlar, İstanbul, Ankara, İzmir, Tekirdağ, Balıkesir, Bursa, Gaziantep, Konya, Diyarbakır, Kocaeli, Çorum, Mersin, Eskişehir, Aksaray, Ağrı, Afyonkarahisar, Gümüşhane, Kars, Kütahya, Nevşehir, Muş, Amasya ve Şanlıurfa'da bulunuyor.
Arsalar arasında konut niteliğinde olanların yanı sıra ilköğretim, orta öğretim, ticaret, sanayi, spor tesisi, özel spor tesisi, özel sağlık tesisi, özel eğitim alanları da yer alıyor.

Yüzde 15 peşin, 60 ay vade
TOKİ'nin açık artırmayla satışa çıkardığı arsalar için hem peşin hem de vadeli teklifler alınacak.

Taksitli satışlarda 1. Lot'tan 207. Lot'a kadar (207. Lot dahil) taşınmazlar yüzde 25 peşin 36 ay vadeyle satılacak. Diğer lotlardakiler ise yüzde 15 peşin, 60 vadeyle satışa sunulacak. Peşin veya vadeli olarak alınan teklifler, TOKİ tarafından değerlendirildikten sonra nihai karar verilerek satış
yapılacak.

Arsa satış müzayedesine katılmak isteyen gerçek veya tüzel kişiler, müzayededen önce Eskidji'nin İNG Bank Şişli Şubesi'ndeki hesabına veya toplantı günü salonlarda kurulacak veznelere, katılım teminatı olarak talip oldukları arsaların her biri için ayrı ayrı ödeme yapacak.
Muhammen bedeli 10 bin liradan az olan arsalar için bin lira, muhammen bedeli 10 bin 1 lira ile 500 bin lira olan arsalar için 5 bin lira, muhammen bedeli 500 bin 1 lira ile 1 milyon lira arasındaki arsalar için 50 bin lira, muhammen bedeli 1 milyon 1 liradan fazla olan arsalar için ise 100 bin lira katılım teminatı ödenmesi gerekiyor.

Satışa sunulan taşınmazlar hakkında ayrıntılı bilgiye www.toki.gov.tr ve www.eskidji.com adreslerinden ulaşılabilir.

Read more...

Crown Tower'da 82 bin lira'dan başlayan fiyatlar

Babacan Yapı; Crown Tower'a özel yüzde 15'lik indirim kampanyasının tarihini uzattı.

Babacan Yapı; Crown Tower'a özel indirim kampanyasının tarihini uzattı. Son daireleri için % 15’lik indirim kampanyası'nı bayram ertesinde de devam ettiriyor. Yeni kampanya duyurusuna kadar isteyen herkes bu fırsattan faydalanıp ev sahibi olabilecek!

Babacan Yapı tarafından Mayıs 2010’da 8 dönüm arazi üzerinde Beylikdüzü’nde yükselen “Crown Tower”, da daireler sahiplerine teslim ediliyor. 420 konuttan oluşan projenin en önemli özellikleri arasında metrobüse yürüyerek sadece 5 dakikada ulaşılabilir olması, E-5 yolunun Tem Otoyolu’nun kesişme noktasında olması nedeni ile ulaşım açısından rahat konumu, yüksek tavan özelliği, geniş m2 teras alanları, kaliteli malzeme kullanımı, özellikle de ön güney cephesinde yer alan 2+1, 3+1 dairelerde eşsiz deniz ve adalar manzarasına sahip olması, site sakinlerinin bu manzaraya karşı 35. katta yer alan fitness ve spa salonlarında lebiderya manzaraya karşı spor yapma ve rahatlama imkânına sahip olması da sayılabilir.

“Sevdikleri yakınlarında olsun diye”
Babacan Yapı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Genel Müdür’ü Mehmet Babacan; uzattıkları kampanya tarihine dair düşüncelerini de ise şöyle dile getirdi: “Ramazan ayı ve bayramda büyük ilgi gören %15'lik indirim kampanyamızı kalan son dairelerimiz için bayram ertesinde yani yeni kampanya duyurumuza kadar uzattık. Umarım bu kampanya fırsatları ile ev sahibi olmak isteyen ve sevdiklerini yakınında görmek isteyenlerin yüzünü güldürmeyi başarırız."

Kira Öder gibi Ev Sahibi Olunabiliyor
Kira öder gibi ev sahibi ulanabilen proje “CrownTower” site yaşamının huzurlu ortamı ve güvenli atmosferini, sunduğu sosyal olanaklarla bütünleştirmeyi başarıyor. Her anını tatil tadında geçirerek ev sahibi olmak isteyenler açısından “Crown Tower”a bakıldığında projede; vale hizmetinden sosyal olanaklara kadar birçok cezbedici nokta bulunuyor. 35 katlı ve 420 konutlu projede özellikle yaz aylarında tatile gitme ihtiyacını azaltacak açık yüzme havuzu, bol yeşilli yürüyüş alanları, tenis ve basketbol sahaları yer alıyor. Her daim sağlıklı kalmak isteyenlere özel fitness salonu dışında projenin dikkat çeken diğer hizmetleri arasında Sauna ve Türk Hamamı hizmeti de bulunuyor. Çocukların kendilerini tatil köyünde hissedecekleri çocuk parkları da projede aileleri cezbeden detayların başında geliyor. Kalabalık ve karmaşık residence projelerinin dışında butik residence formatında tasarlanan “CrownTower” da otel konforunda lobi ve resepsiyon hizmeti de sunuluyor.

Sevdiklerinizle aynı güzellikleri paylaşma şansını kaçırmayın!
Sevdiklerinizin dünyasında yeni bir hayata kendi evinizde başlama lüksünü kaçırmayın! “Crown Tower” projesinde 46 m2 stüdyo daire, 81 m2 1+1 daire, 143 m2 2+1 daire, 182 m2 3+1 daire yer alıyor. 82.000 TL ila 278. 000 TL arasında değişiyor.
1+0 - 82.000 TL
1+1 - 138.000 TL
2+1 - 198.000 TL
3+1 - 278.000 TL

Read more...

Demirciler HES'in tüm üniteleri enerji üretimine başladı


Akfen Hidroelektrik Santrali Yatırımları A.Ş.’ye bağlı PAK Enerji Üretimi Sanayi Tic. A.Ş.'nin Denizli’nin Kale ilçesinde bulunan Demirciler HES Projesi’nin 5,317 MW’lık kısmı 27 Ağustos gece yarısı itibariyle ticari enerji üretimine başladı. Tüm ünitelerinin faaliyete geçmesiyle birlikte Demirciler HES Projesi, toplam 8,4 MW kurulu güç ve yıllık 30,5 GWs enerji üretim kapasitesine ulaştı.

Akfen Holding tarafından 28 Ağustos 2012 tarihinde Kamuoyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Şirketimizin bağlı ortaklıklarından Akfen Hidroelektrik Santrali Yatırımları A.Ş.'nin bağlı ortaklığı PAK Enerji Üretimi Sanayi Tic. A.Ş.'nin, Kale ilçesi, Denizli'de bulunan, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) tarafından verilen EÜ/1424-2/1034 lisans numaralı, DEMİRCİLER HES Projesi'nin 5,317 MW’lık kısmının T.C. Enerji Bakanlığı tarafından 27.08.2012 tarihinde geçici kabulü yapılmış ve santral mevzuata uygun olarak saat 24:00 itibarıyla ticari enerji üretimine başlamıştır. 03.08.2012 tarihinde devreye alınan 3,124 MW Kurulu kapasite ile birlikte Demirciler HES tüm üniteleri ile faaliyete geçmiştir. Santralin lisans tadili sonrasında yeni kurulu gücü 8,4 MW, yıllık beklenen enerji üretimi ise 30,5 GWs’tir.”

Akfen Holding A.Ş., yatırım programına uygun şekilde HES santrallerini ticari enerji üretimi için devreye almaya devam ediyor. Holding’in 28 Ağustos 2012 tarihi itibarıyla, bağlı ortaklıkları vasıtasıyla faaliyet gösterdiği 10 adet hidroelektrik santralinde toplam 133,4 MW kurulu güç kapasitesine ve yıllık toplam 584,6 GWs üretim kapasitesine ulaştı.

Read more...

Samsun Towers 875 bin lira taksitle

Temel atma ve beton dökme işlemlerinin tamamlanarak katların çıkılmaya başlandığı Samsun Towers’ta inşa çalışmaları hızla devam ediyor.

Ersa İnşaat’ın Esenyurt’ta konumlandırdığı Samsun Towers projesinde inşaat hızla devam ediyor. 1.550 konuttan oluşan projenin ilk bloğunda ilk katın inşasına başlandı.

33 katlı 5 bloktan oluşan Samsun Towers bölgenin merkezinde yükseliyor. Orhan Gencebay’ın reklam yüzü olduğu proje lanse edildiği günden itibaren yoğun talep görüyor.

Birçok ayrıcalığın bir arada sunulduğu Samsun Towers’ta açık yüzme havuzu, çocuk havuzu, süs havuzları, basketbol sahası, tenis kortu, mini futbol sahası, çocuk oyun alanları ve kişisel gelişim alanlarının yanı sıra her konut bloğunun altında yer alacak fitness center, sauna, buhar odası, aktif spor alanları ve toplantı salonları yer alıyor.

Projede ayrıca 13 bin metrekare alan üzerine kurulu alışveriş merkezi de yer alacak. Bölgenin tüm ihtiyaçlarına yanıt verecek şekilde tasarlanan alışveriş merkezi site sakinlerine de konfor sunacak.

Samsun Towers’ta 68.684 TL’den başlayan fiyatlarla ve 875 TL’den başlayan taksitlerle daire sahibi olmak mümkün. 60 aya sıfır faizli ödeme seçeneğinin de sunuluyor.

1+0, 1+1, 2+1 ve 3+1 daire seçeneklerinin yer aldığı Samsun Towers’ta ankastre ürünlerinden vitrifiyelere kadar lider markaların kullanılarak lüks detaylar oluşturulacak.

Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere yurtdışından da yoğun talep gören projede 3+1 daireleri tamamının satışı tamamlandı. Çeşitli büyüklüklerdeki 1+1 ve 2+1 dairelerin satışları ise devam ediyor.
Esenyurt’un yeni cazibe merkezi olacak Samsun Towers’ta teslimler ise 2014 yılında yapılacak.

SAMSUN TOWERS FİYAT LİSTESİ
DAİRE TİPİ BLOK M2 MİNİMUM FİYAT MAKSİMUM FİYAT
1+1 C 43 m2 68.684 TL 82.623 TL
1+1 C 55 m2 85.599 TL 103.164 TL
1+1 A 68 m2 115.332 TL 130.660 TL
1+1 C 73 m2 113.613 TL 140.267 TL
2+1 A 103 m2 168.880 TL 191.323 TL
 

Read more...

Mübadele kentine koruma amaçlı imar


Turizm beldesi Fethiye'ye bağlı Kayaköy'de, eski Rum evlerinin ülkeye kazandırılması için koruma amaçlı imar planı bekleniyor.

Yazın turist akınına uğrayan Muğla’nın Fethiye ilçesinin güneyindeki Kayaköy, nispeten ‘keşfedilmemiş’ diyebileceğimiz ve aslında tam da bu yüzden doğallığını yitirmemiş bir yer. Tarihi M.Ö. 3000’lere dayanan ve antik dönemlerde ‘Karmylassos’ adıyla bilinen Kayaköy, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde ise ‘Levissi’ olarak anılan 3 bin nüfuslu bir Rum köyüymüş. Fakat 1923 Türkiye - Yunanistan nüfus mübadelesiyle Rumların terketmek zorunda kaldığı Kayaköy, burada iskân edilen Batı Trakya Türklerinin yörenin mevcut altyapısını benimseyememesi sonucu hüzünlü bir hayalet şehre dönüşmüş adeta.
Evliya Çelebi’nin Seyahatname-si’nde de adı geçen ve bugün zamana karşı direnen Kayaköy, giderek yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Yerel yöneticiler Kayaköy’ün, tarihi değerine göre yeniden planlanması ve Rum evlerinin restore edilip ülke turizmine kazandırılması gerektiğini savunurken, Kayaköylüler de yaklaşık 20 yıldır çivi çakılmayan bölgede bir an önce koruma amaçlı imar planı çıkarılmasını bekliyor.
Bölgenin geleceğine dair son gelişme ise geçen ay Kültür ve Turizm Bakanlığı ’nın, Kayaköy’ün 20 yıllık sorunuyla ilgili süren davadan çekilme kararı almasıydı. Kayaköy’de yaklaşık 200 hektarlık alan üzerinde bulunan tapu şerh hükümlerinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın kaldırmasıyla birlikte, Kayaköy’ün imara açılabileceği belirtilmişti.

Özel Çevre Koruma Kurumu’nun ‘Özel Çevre Koruma Bölgesi’ ilan ettiği ve Muğla Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun da ‘Birinci Grup Anıtsal Yapı’ olarak tescil ettiği Kayaköy, daha önce de UNESCO tarafından ‘Dünya Dostluk ve Barış Köyü’ ilan edilmişti.

Yılda yaklaşık 60 bin kişinin ziyaret ettiği Kayaköy’de harabeye dönmüş Rum evlerinin arasında dolaştıkça tuhaf bir hüzün sarıyor etrafınızı. Evlerin taş kesildiği, sessizliğin hem huzur verdiği hem de tüyler ürperttiği bir yer burası. Bölgede antik çağdan günümüze kalan en eski ve kapsamlı kalıntılar, M.Ö. 4. yüzyıla ait üç adet lahit mezar ve üzerinde Likçe yazıtlar bulunan kaya mezarları. Fakat Kayaköy, günümüzdeki popülaritesini, antik dönemden ziyade, Kurtuluş Savaşı’ndan sonra mübadele sonucu terk edilen metruk bir Rum köyünün varlığına borçlu. 30 Ocak 1923’te Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi’ne ilişkin anlaşmaya göre boşaltılan köyde 2 büyük kilise, 14 şapel, 2 okul, 2 çeşme, 2 yel değirmeni, yaklaşık 1000 ev ve bu evlerle orantılı sayıda sarnıçlar var.

Rumlarla Türklerin asırlar boyu bir arada yaşadığı Kayaköy’de, Türkler tarım ve hayvancılıkla, Rumlar ticaret ve zanaatla uğraşmış. Bir rivayete göre Rumlar, herhangi bir savaşı kazandıklarında evlerini maviye, kaybettiklerinde kırmızıya boyarmış. Kayaköy’de tapusu alınıp iç mimarisi bozulmadan korunan Rum evlerinden biri de Turgut Özal ’ın ‘davulcu damadı’ olarak bilinen Asım Ekren’e aitmiş. Fakat biz, nispeten ‘korunmuş’ bir başka Rum evine giriyoruz.

Sahip çıkılmadı, talan edildi
Kayaköy’ün sakinlerinden Hüseyin Ekiz, şu sözlerle özetliyor yörenin hikâyesini: “1923’te mübadeleyle Selanik’ten gelen Türkler, Kayaköy’deki Rum evlerine yerleştirildi. 1957’de ise Tapu ve Kadastro Müdürlüğü, bu kişilere oturdukları evlerin tapusunu verdi ve evler, onların adına tescillendi. Bölgede hiç kimsenin ikamet etmediği yerler de sahipsiz oldukları için Hazine’ye devredildi. Fakat buraya yerleşen halk, bu evleri benimseyemedi. Zamanla bölge boşta kalınca, evlerin kapı ve pencereleri hem Kayaköy hem de civar köylerde yaşayan köylüler tarafından söküldü ve evlerin içi yağmalandı. Çocukluk yıllarımdan hatırlarım; o evlerin ahşaplarını köylüler toplayıp yakacak olarak kullanırdı. Hazine de buraya pek sahip çıkmadı. Definecilerin uğrak yeri oldu Kayaköy. 3-5 yıl öncesine kadar hâlâ çalınan eşyalar vardı burada. Yakın geçmişte cami olarak da kullanılan Aşağı Kilise’nin kapısı, Fethiye Müzesi’ne kaldırıldı. Köylüler buna karşı çıkmıştı ama kaymakam, jandarmayla birlikte gelince engel olunamadı. Nitekim kilisenin kapısı götürülünce ve yerine başka bir kapı da konulmayınca, içindeki fresk ve mozaiklerin yağmalanması da kaçınılmaz oldu.”

Levissi’nin ıssız sokaklarına geri dönünce, bir zaman tüneline giriyor insan. Biraz kulak kabartsanız, marangoz, bakırcı, kalaycı, demirci dükkânlarından çıkan ‘gürültü’leri duyacak gibisiniz. Yıkık dökük pencerelerden kafanızı uzatsanız, içeride dokuma yapan kadınları görecek gibisiniz. Ve gözlerinizi açıp bugünün gerçeğine döndüğünüzde, “Keşke burayı aslına uygun biçimde restore edip bir açıkhava müzesine dönüştürseler” diyecek gibisiniz...

Read more...

2. Abdülhamid'in projesi hayata geçiyor


Osmanlı Padişahı 2. Abdülhamit döneminden itibaren hayata geçirilmesi beklenen Filyos Projesi’nin, binlerce dönümlük alanın Endüstri Bölgesi ilan edilerek yatırımların 2013’te başlaması hedefleniyor

Zonguldak’ın Çaycuma ilçesine bağlı Filyos beldesinde, Osmanlı Padişahı 2. Abdülhamit döneminden (1876-1909) itibaren hayata geçmesi beklenen Filyos Projesi’nin binlerce dönümlük alanı Endüstri Bölgesi ilan edilerek yatırımların 2013’te başlaması hedefleniyor.

Sultan Abdülhamit döneminde hazırlandığı bildirilen ”Anadolu’da Genel Üretim Raporu”nda Filyos’ta denizden açılacak kanallar vasıtasıyla gemilerin Gökçebey ilçesine kadar girerek yükleme-boşaltma yapabileceği uluslararası bir ticaret ve sanayi alanı oluşturulması projesiyle başlayan yatırım hedefinin, yıllar sonra hayata geçirilecek olmasının heyecanı yaşanıyor.

Liman, organize sanayi bölgeleri, barajlar ve enerji santralleri gibi devlet tarafından önerilenlerin yanı sıra çok sayıda müteşebbisin geliştirdiği projelerle yatırımcıların cazibe merkezleri arasında yer alan Filyos Vadisi’nde, büyük ölçekli sanayi ve enerji yatırımı yapacak firmaların 2013’te yatırımlarına başlaması planlanıyor.

Kalkınma Bakan Yardımcısı Mehmet Ceylan, basına yaptığı açıklamada, endüstri bölgelerinin, ilgili kanunu uyarınca Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın önerisiyle Endüstri Bölgeleri Koordinasyon Kurulunca belirlenen yerlerde Bakanlar Kurulu kararıyla kurulabildiğini söyledi.

Bir süre önce toplanan Endüstri Bölgeleri Koordinasyon Kurulunca Filyos’un Endüstri Bölgesi ilan edilmesi yönünde karar alındığı anlatan Ceylan, ”Filyos’un Endüstri Bölgesi ilan edilmesi Bakanlar Kurulu’nda imza aşamasında. Endüstri Bölgesi Türkiye’de yeni bir olgu. Buralara yapılacak yatırımlara Bakanlar Kurulu kararıyla özel teşvik verme imkanımız var. Şu anda Filyos’ta 632 hektar civarında bir alan kamulaştırılmış durumda. Bunun yaklaşık 390 hektarı sanayiye açılabilecek vaziyettedir. Karadeniz’de Hopa’dan Karasu’ya kadar böyle bir yer yok” dedi.

Türkiye’nin en büyük limanı
Ceylan, Filyos’ta Türkiye’nin en büyük limanı inşa edileceğini vurgulayarak, şunları kaydetti: ”Liman ihalesi için teknik açıdan sorunlar ortadan kalktı. İlgili bakanlık projenin finansmanı konusunda AB fonlarından yararlanmayı planlıyor. İhale hazırlıkları sürdürülüyor. Benim bildiğim kadarıyla proje 4 etap olacak. Birinci etapta 360 milyar lirayı bulan bir proje bedeli var. Bunun yaklaşık yüzde 80’nin AB fonlarından yararlanarak ihale edilmesi planlanıyor. Toplamda da 640 milyar liraya ulaşacak bir proje büyüklüğü mevcut. İlgili bakanımız yeni yılın ilk aylarında limanın ihalesinin yapılmasına yönelik talimat vermiş. Liman, Karabük Demir ve Çelik Fabrikaları (KARDEMİR) açısından da önem taşıyor. KARDEMİR gelecek yıl kapasitesini 3 milyon tona çıkarmış oluyor. 3 milyon ton çelik üretebilmek için sanırım 4-5 milyon ton demir cevheri ve kömür getirmek durumunda. Bunu da Filyos Limanı’na getirmeyi istiyor.”

Türkiye’nin 2023 hedefi
Filyos’taki yatırımlar için limanın lokomotif görevi üstleneceğine dikkati çeken Ceylan, şöyle konuştu: ”Bölgede yatırım için Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı ile Zonguldak Valiliği’ne müracaatlar var. Ajans, sanırım 14-15 firmaya ön izin vermiş durumda. İçlerinde büyük demir-çelik sanayi, gemicilik ve enerji tesisleri ile çimento fabrikaları var. Böylesi büyük projeler bölgemize geldiği zaman ülkemiz açısından da gerçekten büyük bir atılım olacaktır. Türkiye, 2023’teki 500 milyar dolarlık ihracat, 2 trilyon dolarlık Gayri Safi Yurt İçi Hasıla hedeflerine bu tür projelerle ulaşacak. Yoksa mevcut kapasiteyi arttıramadığımız sürece bu hedefleri yakalayamayız. Yeni buna benzer büyük vizyon projeleri hayata geçirmememiz gerekiyor. Bunlardan en önemlisi Filyos Projesi’dir.”

"10-15 bin istihdam"
Ceylan, Bakanlar Kurulu’ndan Endüstri Bölgesi kararının çıkmasının ardından Filyos’ta yatırıma engel hiçbir durumun kalmayacağını ifade ederek, şöyle devam etti: ”Filyos’ta 2013’te yatırımlar başlamasıyla buradaki tesislerde 10-15 bin kişinin istihdamı sağlanabilecektir. Genellikle emek-yoğun çalışılan sanayi tesisleri inşa edilecek. Dolayısıyla bölgemizin gelişmesi ve kalkınması açısından büyük bir avantaj temin edilmiş olacak. Böylesi toplu bir halde sanayi tesisi yatırımı henüz Türkiye’de planlamış değil. Büyük tesisler bunlar. Bu hayaller yakın.”

Read more...

En büyük müteahhitlerden 33'ü Türk!


Uluslararası inşaat sektörü dergisi "Engineering News Record" (ENR) tarafından her yıl firmaların kendi ülkeleri dışında gerçekleştirdikleri iş hacimlerini dikkate alarak hazırladığı 2012 listesi yayımlandı.

Türk taahhüt şirketleri, 2011 yılında yurt dışı taahhütlük hizmetlerinde, yaklaşık 16 milyar dolar gelirle 10. sırada yerini aldı.

Uluslararası inşaat sektörü dergisi "Engineering News Record" (ENR) tarafından her yıl firmaların kendi ülkeleri dışında gerçekleştirdikleri iş hacimlerini dikkate alarak hazırladığı 2012 listesi yayımlandı. Dünyanın en büyük ilk 225 uluslararası müteahhitlik firmasını belirlemek üzere yapılan araştırmaya göre bu yılki listeye Türkiye'den giren firma sayısı 31'den 33'e yükseldi.

Sektör verilerinden derlenen bilgiye göre, yurt dışı taahhüt hizmetlerinde en büyük 225 taahhüt şirketi 2011 yılında bir önceki dönem göre yüzde 18 artışla toplam 452 milyar 898,9 milyon dolar gelir elde etti.

Yurt dışı taahhüt gelirlerinde Çin, 62,7 milyar dolarlık gelir ve yüzde 13,8 pay ile ilk sırayı alırken, bu ülkeyi 60,2 milyar dolar gelir ve yüzde 13,3 pay ile İspanya, 57,9 milyar dolar gelir ve yüzde 12,8 pay ile ABD izledi.

Söz konusu dönemde Çin'in yurt dışı taahhüt işleri önceki döneme göre yüzde 9, İspanya'nın yüzde 70,2 ve ABD'nin yüzde 29,1 oranında artış gösterdi.

Bu dönemde Türkiye de yurt dışı taahhüt hizmetleri gelirini yüzde 9 oranında artırarak, 15 milyar 901,8 milyon dolara çıkardı ve listede bir basamak gerileyerek 10. sırada yer aldı. Türkiye bu gelirle toplam pazar içinde yüzde 3,5'lik pay almış oldu.

2011 yılında yurt dışı taahhüt hizmetleri gelirleri en fazla gerileyen ülke İsrail olurken, bu ülke söz konusu dönemde 200,3 milyon dolarlık gelir sağladı. Gelir düşüşünde bu ülkeyi yüzde 62,7 gerileme ile Suudi Arabistan izledi. Ülkenin yurt dışı taahhüt hizmetleri geliri 242,6 milyon dolara geriledi.

Yurt dışı taahhüt gelirleri sıralamasında önceki dönem, listede yer bulan Tayland ve Malezya 2011 yılında listeye giremezken, Sırbistan bir yıl aradan sonra tekrar listeye girebildi.

Şirket sayısında Türkiye 2. sırada
Şirket sayısı bakımından ise 33 şirketle dünya sıralamasında Çin'in ardından ikinci sırada yer alan Türkiye, ABD, İtalya, Japonya, İspanya ve Almanya'yı geride bıraktı.

İlgili dönemde listede Türkiye'de Polimeks İnşaat, Rönesans İnşaat, Tekfen İnşaat, GAMA, ENKA İnşaat, Ant Yapı, TAV İnşaat, Nurol İnşaat, Yüksel İnşaat, Çalık Enerji, Mapa İnşaat, STFA, Yapı Merkezi, Nata İnşaat, Cengiz İnşaat, Atlas Grup, Kayı İnşaat, Tepe İnşaat, Onur Taahhüt Taşımacılık, Alarko Taahhüt Grubu, Doğuş İnşaat, Metag İnşaat, Rasen İnşaat, Yenigün İnşaat, Taca İnşaat, IC İçtaş İnşaat, Summa İnşaat, Gap İnşaat, Limak İnşaat, Beta Tek İnşaat, Eser Taahhüt, Kontek İnşaat ve Makyol İnşaat şirketleri yer aldı.

2010 yılında listede olmayan Çalık Enerji, Yenigün İnşaat, Taca İnşaat, Eser Taahhüt ve Kontek İnşaat 2011 yılında listede yer bulurken, 2010 yılında listede yer alan Sembol İnşaat, Baytur İnşaat ve Güriş İnşaat 2011 yılında listede yer almadı.

Read more...

27 Ağustos 2012 Pazartesi

Türkiye'de gözler bu ilçedeki evlerde


New York Times'ta yer alan uluslararası emlak sektörüne yönelik bir makalede Bodrum'daki emlak hareketliliğine işaret edilirken, Türkiye'nin bir emlak balonunun ortasında olduğu uyarısı da yapıldı.

Makalede, Bodrum Yarımadası'nda özellikle lüks konutlara ilginin çok fazla olduğu, orta düzeydeki emlak fiyatlarının ise 2008'deki kriz öncesine göre hala yüzde 50 düşük olduğu belirtildi. Bu gelişmenin aksine lüks konutların fiyatlarında ise 2008'e kıyasla yüzde 10 ila 15 arasında bir artışın olduğu ifade edildi.

Lüks konutlara olan ilgiye örnek olarak da ultra lüks konseptiyle bilinen Mandarin otellerinin 2013 yılında Bodrum'da bitirmeyi planladığı villa ve rezidans projesinin şimdiden yüzde 60'a yakınının satılmış olması gösterildi.

Makalede, Türkiye'nin inşaat sektöründe bir patlama yaşandığı, ekonomik olarak yüksek büyümenin kaydedildiği, tüketimin arttığı ve şehirleşmede hızlı bir ivme kaydedildiği de vurgulandı.

Emlak balonu riskine dikkat
Bu gelişmelere paralel olarak borçlanma ve kredi talebinin de arttığı belirtilen haberde, emlak balonu riskinin de altı çizildi.

Makalede, ABD'de Massachusetts Institute of Technology (MIT) görev yapan dünyaca ünlü Türk akademisyen Prof.Dr. Daron Acemoğlu'nun görüşlerine de yer verildi.

Türkiye'nin bir emlak balonunun ortasında olabileceğine dikkat çeken Acemoğlu, "(Konut) Fiyatlarda hemen bir düşüş olacağını söyleyemem... Ancak bu, konut fiyatlarının aşırı değerlendiği ve birçok insanın tahmin ettiğinden daha fazla riskli olduğu olasılığını artırıyor. Bu da gelecek bir kaç sen içinde fiyatlarda bir düşüş olasılığını ortaya çıkarıyor"

Türkiye'de, ABD'de yaşanan mortgage krizi gibi bir gelişmenin olması ise yüzde 9 ile 12 arasında yer alan yüksek konut faizleri nedeniyle pek muhtemel görünmüyor.

Makalede, Türkiye'deki konutlara 110 ülkeden talep olduğu belirtilirken en çok talebin ise Ortadoğu ülkelerinden geldiğine dikkat çekildi.

Bodrum özelinde ise Türk yatırımcıların ağırlıkta olduğu ifade edilirken, Fransa, Belçika, Hollanda, Rusya, Azerbeycan, Almanya, İngiltere, İsveç ve Danirmaka vatandaşlarının da bölgeye ilgisine dikkat çekildi.

Read more...

'Herkes için Mimarlık' gönüllülerinden 'Atıl Köy Okulları' projesi


'Herkes için Mimarlık' gönüllüleri 'Atıl Köy Okulları' projesine pilot il olarak Ordu'yu seçti. Mimarlık ve mühendislik öğrencileri, seçtikleri iki eski okul binasını köylerin talepleri doğrultusunda dönüştürmek için harekete geçti.

Bir grup genç mimar, otobüse atlayıp Ordu İl Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileriyle görüşmeye gitmişler önce. “Atıl köy okullarını halkın katılımıyla işlevsel mekânlara dönüştürmek istiyoruz. Proje de inşaat da bizden” demişler. Milli Eğitim yetkilileri de hiç nazlanmadan uzun bir listetutuşturmuş ellerine.

Ağırlıklı olarak 90’ların başında yürürlüğe giren ‘Taşımalı Eğitim Sistemi’yle nüfusu azalan köylerdeki öğrenciler ildeki merkezi okullara taşınıyor. Yalnızca Ordu’da 900 terk edilmiş okul var. Tüm Türkiye’deyse rakam on binlere dayanmış.

Çoğunluğu öğrenci ve gönüllülerden oluşan ‘Herkes için Mimarlık’ ekibi binaların bir kısmını gezdikten sonra iki projede karar kılıyor. Hedefleri Kargı Köyü’ndeki 230 öğrencili okulun ek binasını tamamlamak, bir de Çaka Köyü’nde 25 yıl önce terk edilmiş, denize sıfır köy okulunu yeniden kullanıma açmak.

Kargı: Telefon hattı olmayan bir köy
Şehir merkezine 4 saat uzaklıkta, telefon hattı olmayan bir köy Kargı. 1960’larda yapılan ilk okulun yetersiz kalmasıyla köy yeni bir bina yapmaya karar vermiş, 135 bin lira toplamış. 2008’de başladıkları kaba inşaatını kısa bir süre önce bitirmişler. Fakat maddi imkânsızlıklardan binanın yalnızca zemin katındaki sınıflar tamamlanmış. Üst kat hâlâ kaba inşaat halinde.

Kargı’da yapılan atölyenin sonucunda görev belli oluyor: Gönüllü mimar ve mühendisler hem üst katın inşaatını tamamlayacak hem de eski binaya yeni bir işlev kazandıracak. Peyzaj mimarları da bahçeyi öğrenciler için daha çekici ve kullanılabilir hale getirecekler...

İşin son derece teknik kısımları var; dış cephe, kalorifer tesisatı, kazan dairesi yapılacak. Ekip masrafları karşılamak için kapı kapı dolaşarak para toplamış. Bağışçılar arasında STFA, GYODER ve KONUTDER var. Yine de para yetersiz olduğu için masrafları kısmak zorunda kalmış, 30 kişilik ekibi 10 kişiye düşürmüşler. Ekip 24 Ağustos-2 Eylül arasında inşaatı tamamlamak üzere Kargı’da olacak.

Bir yandan da atölye süresince köy halkıyla birlikte vakit geçirmek için planlar yapıyorlar: “Projeksiyon götürüyoruz, film gösterimleri, müzik, eğlence olacak. Kargı’da insanlar nasıl vakit geçirir, nasıl eğlenir... Bunlar bizim için çok önemli.”

Deniz binaya yaklaşıyor
200 nüfuslu Çaka Köyü’nün kumsalındaki okul da 1968’de gazino olarak inşa edilmiş fakat 88’de kapanana kadar hep okul olarak kullanılmış. Herkes için Mimarlık ekibi, denize sıfır bu modernist binayla ne kadar heyecanlandıklarını saklayamıyor. Atölyenin yürütücülerinden Cenk Dereli’nin ilk izlenimi:

“Konsol saçaklarından doğrama boyutlarına, düz çatısından verandalarına kadar tamamen bir dönem yapısı olan modernist bir bina... Kum deniz tabanının ve Karadeniz’in gücünün etkisiyle, köylülerin daha önce 30-40 metre ilerideydi dedikleri kıyı çizgisi artık binaların neredeyse içinde ve kumsal binaların çevresini sarmış durumda...’’

‘Zorunlu şantiye stajına alternatif yarattık’
Herkes için Mimarlık Derneği, 8 ay önce kurulmasına rağmen şimdiden birçok işe imza atmış: Giresun’da yerel ustalarla birlikte balıkçı barınaklarını yenilemişler, Maraş’ta bir öğretmen lojmanı yapmışlar, lise sonlar için ‘Mimar Oluyorum’ atölyeleri, Taksim Platformu’yla Gezi Parkı şenliği....

Kayseri’den Van ’a birçok okuldan 300’e yakın başvuru almışlar. “Bu kadar çok ilgi beklemiyorduk” diyorlar. Bir mimarlık öğrencisi, başvurusunda şöyle anlatmış:

“Okulda öğrendiğimiz mimarlığın her zaman havada kaldığını, aslında çok sosyal bir meslek olmasına rağmen sadece belirli bir zümre tarafından anlaşıldığını düşünüyorum. Bunu da uygulama eksikliğine ve mesleğin sosyal yanından koparılmasına bağlıyorum. Burada ilk defa 1:1 ölçekte çalışılacak. Tüm bunlar yapılırken de halk ile birebir ilişki kurulacak...”

Kurucu ekipten Hayrettin Günç, “Biz burada 3. sınıftaki zorunlu şantiye stajına bir alternatif yarattık aslında. Kendimizi ifade edebileceğimiz bir platform burası, mimarlık öğrencilerinin de buna ihtiyacı var” diyor. Mimarların sosyal sorunların çözümünde daha aktif rol oynaması ve üniversiteler arası iletişim ağı oluşturmak da hedefleri arasında.

Önce okulu kullananlarla röportaj yapıldı
15 kişilik ekip haziran’da Ordu’nun Çaka Köyü’nde 3 gün geçirerek köy halkı ve okulun yanında barınakları olan balıkçılardan bilgi aldı. Eski öğrenciler - vaktiyle 420 öğrencisi varmış- denizin derste nasıl pencerelere kadar geldiğini, hatta camları kırdığını anlatmışlar. Röportajlardan sonra ekip, binaları ölçüp biçerek kafa yormuş. Seçenekler arasında kütüphane de var, plaja soyunma kabini de... Çaka’nın bağlı olduğu Perşembe ilçesinin ‘slow city’ olma hevesini göz önünde bulunduruyorlar. Yelta Köm, seneye yaza da inşaatı bitirmeyi planladıklarını anlatıyor. Ancak malzeme ve teknik desteğe ihtiyaç var.

Read more...

Astoria AVM kapanıyor, yerine ofis geliyor


Esentepe'deki Astoria AVM'nin ofise dönüşeceği iddialarını yatırımcı Astaş'ın sahibi Vedat Aşçı yanıtladı: Aşçı, 'Bankalardan çok teklif var. Kafe, restoranları ve birkaç lokomotif markayı koruyup, AVM'nin geri kalan kısmını ofise dönüştürme üzerinde düşünüyoruz' dedi. Kiracıların ise henüz hiçbir şeyden haberi yok

Akşam Gazetesi'nden Şenay Köşdere'nin haberine göre, perakende sektörü bu aralar 2008 yılında açılan Astoria AVM'nin kapanıp, ofis projesine dönüştürüleceğini konuşuyor. İddialara gore; Esentepe'de 27 katlı ikiz kulelerin altında konumlanan ve 110 mağazaya evsahipliği yapan Astoria'nın kapanış tarihi ise Haziran 2013.

İddiaları Astoria'nın yatırımcısı Astaş Gayrimenkul'ün patronu Vedat Aşçı'ya sorduğumuzda Aşçı, henüz net bir karar alınmadığını ancak 'ofis' projesine sıcak baktıklarını belirtiyor. Esentepe, Zincirlikuyu bölgesinin İstanbul'un en önemli iş merkezi olduğunu ve yıllar içinde bölgede ciddi bir ofis ihtiyacı oluştuğunu vurgulayan Aşçı, '3 büyük banka ve 2 önemli şirketten Astoria'yı ofis yapmak için talep aldık. Bu şirketlerin tamamı ile görüşüyoruz. Yıl sonuna kadar konuyla ilgili fizibilitelerimizi tamamlayıp, karlı model hangisiyse ona karar vereceğiz' dedi.

İŞ KULELERİ MODELİ
Astoria'da İş Kuleleri modeline benzer bir sisteme geçilebileceğini ifade eden Aşçı, 'İş Kuleleri'nin altında kafeler, restoranlar ve birkaç dükkan var. Biz de bu tarz bir modele geçebiriz. İyi iş yapan bir iki dükkanı ve restoranı koruyup, AVM'nin geri kalan kısmını ofise dönüştürebiliriz' diye konuştu.

Çevresi AVM'lerle dolu
Mecidiyeköy, Levent, Zincirlikuyu hattı İstanbul'un alışveriş merkezleri açısından en yoğun olduğu bölge olarak dikkat çekiyor. Astoria'nın yakın çevresi ise büyük küçük AVM'lerle çevrilmiş durumda. Cevahir AVM, City's, Profilo AVM, Metrocity, Kanyon ve Akmerkez Astoria'ya 5 dakika mesafede olan bazı alışveriş merkezleri. Astoria, açıldığı yıllarda AVM enflasyonu içerisinde umduğunu bulamayıp farklı pazarlama yöntemleri de denemişti. AVM yönetimi, merkezin açılışının birinci yılında çekilişle uçak hediye ederek, gelmiş geçmiş en ilginç AVM kampanyasına imza atmıştı.

Kiracıların haberi yok
3000 kişilik istihdam sağlayan Astoria AVM'nin içinde Koton'dan Mavi Jeans'e, DKNY'den Vakko Butik'e, İpekyol'a kadar 110 mağaza bulunuyor. Kiracıların henüz yönetimin böyle bir düşüncesi olduğundan haberi yok. Vedat Aşçı, 'Kiracılarımıza henüz bir deklarasyonda bulunmadık. Çünkü daha ortada net bir karar yok' diyor.

Read more...

Ağaoğlu'ndan Doğan'a dev satış


Doğan Holding bünyesindeki Doğan Enerji, Ağaoğlu Şirketler Grubu’na bağlı Akdeniz Elektrik Üretim A.Ş. ve Galata Wind Enerji Ltd. Şti.’yi 240 milyon Euro’ya satın aldı. Tesislerin Doğan Holding’e nihai devri yapıldı.

Ağaoğlu Şirketler Grubu’nun elinde bulunan ve mevcut kurulu gücü 33 MW olan Akdeniz Elektrik Üretim A.Ş.’ye bağlı Mersin Rüzgâr Enerjisi Santrali ile Galata Wind Enerji Limited Şirketi bünyesinde kurulu gücü 93 MW olan Bandırma’daki Şah Rüzgar Enerjisi Santrali hisselerinin tamamı Doğan Grubu tarafından satın alındı. Bu alımın, Doğan Grubu’nun yenilenebilir enerji sektöründeki büyüme iradesini yansıttığı ifade ediliyor.

Ayrıca, Mersin’de 9 MW, Bandırma’da ise 12 MW kapasite artırımı çalışmaları devam eden santrallerin 147 MW kapasiteye ulaşacağı ve yıllık yaklaşık 530 milyon kWh üretim yapacağı da öngörülüyor.

Yatırımlar devam edecek
240 milyon Euro’luk yatırım ile enerji sektöründe önemli oyunculardan biri olmayı hedefleyen Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Begümhan Doğan Faralyalı şunları söyledi:

"Yenilenebilir enerji, Türkiye’nin katlanarak büyüyen gereksinimi göz önünde bulundurulduğunda Doğan Grubu’nun kayıtsız kalamayacağı bir alandır. Rüzgâr enerjisi, yenilenebilir ve temiz olmasının yanı sıra, Türkiye’nin cari açığının en büyük nedeni olan enerji ithalatını da azaltacağı için, ülkemizin ekonomik istikrarına ve büyümesine de büyük katkı sağlayacak. Ağaoğlu Şirketler Grubu tarafından bugünlere getirilen Akdeniz Elektrik ve Galata Wind Energy Şirketleri’ni satın alarak gerçekleştirdiğimiz bu büyük ölçekli yatırım, bu alandaki sonuncu yatırımımız olmayacaktır. Türkiye’nin enerji açısından geleceği, yenilenebilir ve temiz enerji sektöründedir. O nedenle de biz bu sektörde varız ve büyüyeceğiz."

Ali Ağaoğlu: Ülkemize hayırlı olsun
Anlaşmaya ilişkin bir değerlendirme yapan Ağaoğlu Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ağaoğlu, satışı yapılan iki RES dışında, grup bünyesindeki 17 şirkette toplam 1084 MW yenilenebilir enerji yatırımı projesini geliştirmeye devam ettiklerini belirtti. Ali Ağaoğlu, cari açığın azaltılması için mücadele eden Türkiye ekonomisi için enerji alanında yapılacak her türlü değer artışının çok büyük bir önem taşıdığını söyledi. Bu nedenle Doğan Enerji ile yapılan anlaşmadan büyük memnuniyet duyduğunu vurguladı. Ağaoğlu, satışla ilgili olarak şöyle dedi:

"Satışı yapılan iki rüzgar santralini de sıfırdan alıp çok kısa sürede kurduk. Bu santralleri sadece üretime geçirmekle yetinmeyip kapasite artırımı yaparak dünya çapında verimli yatırımlar haline getirdik. Sahip olduğumuz hızlı proje geliştirme ve organizasyon deneyimlerimizi enerjide de kullanmaktayız. Doğan Grubu, ülkemizde enerjiye yatırım yapan en önemli gruplardan biri. Her iki yatırımı da çok daha iyi seviyelere getireceklerine inanıyor ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum."

"Stratejimizin önemli bir parçası"
Satın alma ile ilgili olarak Doğan Holding İcra Kurulu Başkanı (CEO) Yahya Üzdiyen de ekonominin motoru olan enerji sektörünün, Doğan Grubu’nun ana iş kollarından biri olduğunu ifade etti. Üzdiyen şöyle devam etti:

"Türkiye’de 2004 yılında toplam kurulu güç 18 MW iken, Akdeniz Elektrik ve Galata Wind Energy şirketlerinin sadece tevsii yatırımlarının 21 MW ek güç yaratacak olması, şirketlerin toplam kurulu gücünün ise Türkiye’nin 2004 yılındaki kurulu gücünün 8 katından fazla olması, ülkemizde çok hızlı adımlar atıldığını gösteriyor. Bu hızlı gelişmenin parçası olmak, Doğan Holding'i heyecanlandırıyor. Doğan Holding’in stratejik büyüme alanları arasında başta temiz ve yenilenebilir enerji olmak üzere enerji sektörü de bulunuyor. Tamamladığımız bu alım, enerji sektörü stratejimizin önemli bir parçasını oluşturuyor. Doğan Enerji, mevcut yatırımların yanı sıra akaryakıt ve elektrik enerjisi dağıtımı konusunda fırsatları değerlendirmeyi sürdürecektir."

Doğan Holding’in bağlı şirketi Doğan Enerji, 513 MW kurulu güce sahip Boyabat Barajı ve Hidro Elektrik Santral projesinde yüzde 33‘lük paya sahip. Bu proje tamamlandığında, yılda 1.5 Milyar kWh saat enerji üretecek. Doğan Holding ve Doğan Enerji, ayrıca, 120 MW kurulu güce sahip Aslancık Projesi’nin yüzde 33‘ünün sahibidir. Bu tesisin 2013 yılının ikinci yarısında tamamlanması hedefleniyor. Petrol ve doğal gaz arama çalışmaları da yapan Doğan Enerji’nin Kuzey Irak’da 2009 yılından bu yana ortağı olduğu Gas Plus şirketindeki payı yüzde 50 seviyesinde bulunuyor.

Read more...

Ağaoğlu, Carlton arazisinin tamamını aldı


İstanbul'un en gözde arazilerinden olan ve Yeniköy'de yer alan Carlton Arazisi’nin tamamı Ali Ağaoğlu'nun oldu. Ağaoğlu, yaptığı açıklamada, araziye otel yapacaklarını söyledi.

1986 yılında Carlton Oteli'nin yıkılması sonrasında Halis Toprak'a satılan Sait Halim Paşa Yalısı'nın bitişiğindeki Carlton arazisi, sonraki yıllarda Toprak'ın borçları nedeniyle TMSF'ye geçmişti. TMSF'nin 2007 yılında düzenlediği ihalede araziyi 70 milyon TL'lik teklif veren Yeniköy Turizm İşletmeleri AŞ alırken, Ağaoğlu'nun sahibi olduğu Akdeniz İnşaat ve Turizm şirketi de sonrasında projeye ortak oldu.

17 bin metrekarelik arazinin tamamı son yapılan anlaşma ile tamamen Ağaoğlu'na geçti.

Ağaoğlu, yüzde 60 payına sahip oldukları arazinin kalan yüzde 40'lık payını da Yeniköy Turizm'den satın aldıklarını ve böylece tamamına sahip olduklarını belirtti.

Araziye otel yapacaklarını söyleyen Ağaoğlu, proje çalışmalarına da en kısa zamanda başlanacağı bilgisini verdi. İstanbul’da turizm yatırımlarına büyük önem verdiklerini anlatan Ağaoğlu, bu alanda büyümeye devam edeceklerini kaydetti.

Read more...

Ataköy Turizm Kompleksi 1.2 milyar dolara satışta


TOKİ ve DATİ Yatırım Holding, üzerinde Galleria Alışveriş Merkezi, Sheraton Otel ve Ataköy Marina'nın da bulunduğu Ataköy Turizm Kompleksi’ni 1.2 milyar dolar tahmini bedelle satışa çıkardı.

İstanbul Bakırköy sahilindeki toplam 670 bin metrekare kullanım alanına sahip Ataköy Turizm Kompleksi, TOKİ'ye ait arazisiyle birlikte 1 milyar 200 milyon dolar tahmini bedelle satışa çıktı.

Mülkiyetinin bir kısmı TOKİ'de üst kullanım hakkı ise 2038 yılına kadar DATİ Yatırım Holding'te olan Ataköy Turizm Kompleksi'nin geçici teminat bedeli 10 milyon dolar olarak belirlendi, dosya bedeli ise 25 bin dolar olarak açıklandı.

Üzerinde Galleria, Sheraton İstanbul Ataköy Hotel, Ataköy Marine Hotel, Ataköy Marina ve Ataköy Marina Park'ın yer aldığı Ataköy Turizm Kompleksi'ni 2005 yılında 200 milyon dolara devralan DATİ, 7 yıllık süreç içerisinde 200 milyon dolarlık yatırım yaparak bölgenin değerini artırdı.

TOKİ İstanbul Emlak Dairesi Başkanı Ali Seydi Karaoğlu "Hava, deniz, karaulaşımı, turizm potansiyeli, manzarası, mevcut imar planıyla İstanbul'un en kıymetli arazisi. Buranın kesinleşmiş imar planı mevcut, bütün mahkemelerden, itirazlardan geçmiş herhangi bir ihtilaf söz konusu değil. Bölgenin turizm potansiyeli İstanbul için çok önemli" dedi. Karaoğlu ayrıca, bölgede yapılacak yat limanı için 167 bin metrekarelik bir alan dolgu yapılacağını söyledi.

Emlaktasondakika'nın haberine göre; 1 milyar 200 milyon dolar tahmini bedelle satışa çıkarılan Ataköy Turizm Kompleksi'nin ihalesi açık artırma yöntemiyle, 17 Ekim 2012 Çarşamba günü, saat 14.00'te Bilkent TOKİ Toplantı Salonu'nda yapılacak.

Read more...

Dolmabahçe Sarayı her an havaya uçabilir


Dolmabahçe Sarayı’nın yıkılma tehlikesi altında olduğu ortaya çıktı. Dr. Kubilay Kaptan, ''Dolmabahçe’nin havalandırma boşlukları doldurulunca metan gazı sızmaları başladı. Binlerce ton lağımdan çıkan metan gazı Dolmahçe’nin altında duran bir saatli bomba'' dedi.

İstanbul Aydın Üniversitesi Afet Eğitim, Uygulama ve Araştırma Merkezi Başkanı Yrd.Doç.Dr. Kubilay Kaptan, Dolmabahçe Sarayı’nın yapısal güvenliği ile ilgili rapor hazırladı. Hazırlanan raporda, Atatürk’ün ömrünün son yıllarını geçirdiği sarayın büyük bir tehdit altında olduğu iddia edildi.

Raporda, Dolmabahçe’yi yıkımın eşiğine getiren 5 büyük tehdit tespit edildi. Tespitler şöyle sıralanıyor:

Zeminde çatlaklar var
Dolmabahçe Sarayı ile Deniz Müzesi arasında kalan tarihi tütün deposu yerine 14 katlı otel inşa edildi. En yakınındaki tarihi binanın boyu 18 metre iken yeni inşaatın boyu 24 metreyi geçti. Yerin 7 kat altına inen inşaat, 14 kat olacak şekilde tasarlandı. Yeraltındaki çalışmalar, saray koleksiyonları müzesi ve sanat galerisi olarak kullanılan Matbah-ı Amire binalarında çatlaklara neden oldu.

Milli Saraylar Daire Başkanlığı, 150 yıldan bu yana hizmet veren binada çeşitli zamanlarda depremler geçirmesine rağmen bugüne kadar herhangi bir çatlak ve olumsuzluk meydana gelmediğini vurgulayarak, ‘binada bir süredir kılcal çatlaklar oluştuğu, yığma duvar ve beton döşemelerde oluşan çatlakların tamirattan sonra da devam ettiği, komşu parselde yapılan inşaat çalışmaları nedeniyle önlenemeyecek riskler yaşandığı, meydana gelebilecek bir çökmenin can kaybı ve müze koleksiyonu objelerinin yok olmasına sebep olacağını’ kurula ve ilgili belediyeye bildirdi. İtirazlara rağmen inşaat yerin 7 kat altına indirildi.

Metan gazı birikti
Tarihi binanın havalandırma tünelleri, Haliç kolektörlerinin iki yıl önce arıza yapması nedeniyle lağım ile dolmaya başlamış ve gelinen noktada tüneller tamamen tıkanmıştır. Yerin altında sıkışan binlerce ton lağımdan çıkan metan gazı ise Dolmahçe’nin altında saatli bir bomba niteliği taşımaktadır.

Dev tankerler titretti
Dev tanker geçişleri, özellikle Dolmabahçe Sarayı üzerinde ‘deprem’ etkisi yapabilir ve Boğaz’a hâkim rüzgârların etkisiyle herhangi bir petrol yangınında kıyıdaki tarihi eserlerin kurtarılmasi imkansız hale gelebilir.

Yeni İnönü baskı yapar
İnönü Stadyumu’nun genişletilmesi, taban kotunun düşürülmesi veya yükseltilmesi sadece stadın kendisini değil, Dolmabahçe Sarayı’nın deniz tarafından görünüşünü de olumsuz etkileyebilir.

Read more...

24 Ağustos 2012 Cuma

Seha Yapı’dan Kırşehir’e 760 konutluk TOKİ Projesi

İttifak Holding’in inşaat şirketi Seha Yapı, TOKİ’nin Kırşehir’deki 760 konut, 1 adet camii, 24 derslikli ilköğretim okulu ile altyapı ve düzenleme ihalesini kazandı. Yeni projeyle birlikle Kırşehirliler de Seha Yapı güvencesi ve kalitesiyle tanışmış olacak.

Türkiye’nin en önemli inşaat şirketlerinden olan ve İttifak Holding’in iştirakleri arasında yer alan Seha Yapı, önemli bir ihaleyi daha kazandı. TOKİ’nin (T.C. Başkabanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı) Kırşehirde yaptıracağı 760 konutun ihalesini kazanan Seha Yapı, sözleşmeyi ise 16 Ağustos 2012’de imzaladı. TOKİ’nin “Kırşehir Merkez 760 adet konut, 1 adet cami, 1 adet 24 derslikli İ.Ö. okulu ile altyapı ve çevre düzenlemesi işi”ni kazanan Seha Yapı, 700 gün içinde projeyi teslim edecek. 46.940.000 TL bedelle ihaleyi kazanan Seha Yapı, bunun için proje çalışmalarına hemen başlayacak. 

“Kırşehir de Seha Yapı kalitesini görecek”
Konuyla ilgili bir açıklama yapan Seha Yapı Genel Müdürü Hüdaverdi Dursun, kurum olarak her zaman kaliteye ve güvenliğe önem verdiklerini, aldıklarını yeni ihahe ile Kırşehir’de de bir proje yapacak olmalarından mutluluk duyduklarını kaydetti. Dursun, “TOKİ projelerinde deneyimli bir şirket olarak bölgenin ihtiyacı olan konutları ve altyapı çalışmalarını en kısa sürede tamamlayarak teslim edeceğiz. Kurumsal standartları olan ve bunu yaptığı her işte başarıyla uygulayan Seha Yapı, Kırşehir’e de önemli bir yaşam alanı kazandıracak. Kırşehir, bu projeyle birlikte Seha Yapı kalitesini görecek.” dedi.
 

Read more...

Van çelikten inşa ediliyor


Van depreminden hemen sonra, 60 gün içinde Van Yeşilsu Akşan Yapı İlköğretim Okulu’nu yaparak Van’lı öğrencilere hediye eden Akşan Yapı, Van’da 2 yeni çelik okul projesine daha başladı. Van merkezde yer alan ve yapımına Mayıs ayında başlanan Teliasonera Lisesi’nin yeni eğitim-öğretim yılına yetiştirilmesi planlanıyor. Temmuz ayında Alaköy’de inşatı başlayan Fatih Belediyesi İlköğretim Okulu ve Lisesi’nin ise 3 ay gibi kısa bir sürede tamamlanacak.

Turkcell’in ortaklarından İsveç menşeli Sonera Holding’in yaptırdığı ve depremde zarar gören 24 derslikli Teliasonera Lisesi, yeniden, çelikten inşa edilerek depreme dayanıklı hale getirilirken Fatih Belediyesi’nin yaptırdığı 24 derslikli okul sıfırdan yapılıyor. Teliasonera Lisesi 3220 m², Fatih Belediyesi İlköğretim Okulu ve Lisesi ise 3350 m² alan üzerinde yer alıyor. Dünyada depreme karşı bilinen en dayanıklı sistem olan çelik yapı sistemi ile inşa edilen okullar aynı zamanda bölgenin iklim koşullarına özel yalıtım yapılarak inşa ediliyor. Okulların tüm iç mekan malzemelerini ise Milli Eğitim Bakanlığı sağlayacak.

Akşan Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Melih Şimşek inşaatı devam eden okullarla ilgili olarak şunları söyledi: “Binalarda çelik kullanım oranının birçok ülkeye göre çok az olduğu ülkemizde artık çeliğin öneminin anlaşılmaya başlanmış olması çok sevindirici. Özellikle Milli Eğitim Bakanımız Sayın Ömer Dinçer’in bundan sonra yapılacak okulların çelikten inşa edilmesini temenni ediyor olması bölgenin yapı kalitesinin ve insanların can güvenliklerinin arttırılması, diğer şehirlere örnek olması bakımından büyük bir gelişme. Zira bir felaket anında mutlaka ayakta kalması gereken hastane, okul, itfaiye gibi kamu binalarının çelik yapılar olması gerektiği bilinen bir gerçek. Tüm dünyada depreme karşı bilinen en dayanıklı sistem olan çelik yapı sistemi ile inşa edilmiş, güvenli binalarda barınmak vatandaşlarımızın en doğal hakkı. Bu hizmeti onlara sağlamanın mutluluğunu yaşıyoruz.”

Çelik yapıların deprem, kentsel dönüşüm süreci, çevre dostu yapılaşma konularında en etkili çözüm teşkil ettiğini vurgulayan Melih Şimşek sözlerine şöyle devam etti: “Çelik yapı sistemleri depreme karşı en dayanıklı sistem olmanın yanı sıra kentsel dönüşüm ve çevre dostu yapılaşma sürecinde de birçok avantaj sunuyor. Kentsel dönüşüm sürecinde hız çok önemli bir başarı faktörüdür. İnşaat sırasında iklim koşullarından etkilenmeyen çelik yapılar ile bu süreci hızlandırabiliriz. Diğer taraftan yine inşaat esnasında minimum su tüketimi sağlayan çelik yapı sistemleri, su kaynakları ve yer altı sularının kirlenme riskini azaltıyor. % 90 ve üzeri oranda geri dönüştürülebilir malzeme olduğu için çelik yapı sistemleri çevre dostu yapılaşma sağlarken yapı stoğu kalitesini artırıyor.”

Read more...

Arap dünyasına 500 otel geliyor!

Körfez ülkelerindeki otel inşaat sektörünün büyümeye devam etmesi bekleniyor. STR Global tarafından yayınlanan en son rapora göre Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde inşaatı planlanan ve devam eden 125 bin 481 odalı 495 otel bulunuyor.

Raporda, Umman'ın planlanan projelerin tamamlanması ve 5 bin 417 odanın hizmete girmesi durumunda yüzde 81.2'lik büyüme ile ilk sırada yer alacak. Benzer şekilde otel piyasasında yüzde 53.9'luk büyüme kaydetmesi beklenen Suudi Arabistan'da 27 bin 624 odanın hizmete gireceği tahmin ediliyor.

Katar'daki sektördeki büyüme oranı ise yüzde 47.1 ve yeni oda sayısı 6 bin 785'i buluyor. 2022 Dünya Kupası'na ev sahipliği yapmaya hazırlanan Katar'ın altyapı projelerine milyarlarca dolar harcayacağı ifade ediliyor.

Rapora göre Birleşik Arap Emirlikleri'ndeki otel piyasasının yüzde 38.6 büyüme kaydetmesi ve projelerin tamamlanması ile 35 bin 52 odanın sisteme dahil olması bekleniyor.

Diğer bir araştırma şirketi Ventures ME tarafından geçen ay yayınlanan rapora göre bölgede otel ve konaklama sektöründeki inşaat ihalelerinin değerinin artmaya devam edeceği ve bu yıl 7.3 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. Körfez ülkelerindeki oda gelirlerinin 2012'de 22 milyar dolar, 2015'te de 27 milyar doları bulması bekleniyor.
 

Read more...

Ataköy Turizm Kompleksi 1.2 milyar dolara satışta


TOKİ ve DATİ Yatırım Holding, üzerinde Galleria Alışveriş Merkezi, Sheraton Otel ve Ataköy Marina'nın da bulunduğu Ataköy Turizm Kompleksi’ni 1.2 milyar dolar tahmini bedelle satışa çıkardı.

İstanbul Bakırköy sahilindeki toplam 670 bin metrekare kullanım alanına sahip Ataköy Turizm Kompleksi, TOKİ'ye ait arazisiyle birlikte 1 milyar 200 milyon dolar tahmini bedelle satışa çıktı.

Mülkiyetinin bir kısmı TOKİ'de üst kullanım hakkı ise 2038 yılına kadar DATİ Yatırım Holding'te olan Ataköy Turizm Kompleksi'nin geçici teminat bedeli 10 milyon dolar olarak belirlendi, dosya bedeli ise 25 bin dolar olarak açıklandı.

Üzerinde Galleria, Sheraton İstanbul Ataköy Hotel, Ataköy Marine Hotel, Ataköy Marina ve Ataköy Marina Park'ın yer aldığı Ataköy Turizm Kompleksi'ni 2005 yılında 200 milyon dolara devralan DATİ, 7 yıllık süreç içerisinde 200 milyon dolarlık yatırım yaparak bölgenin değerini artırdı.

TOKİ İstanbul Emlak Dairesi Başkanı Ali Seydi Karaoğlu "Hava, deniz, karaulaşımı, turizm potansiyeli, manzarası, mevcut imar planıyla İstanbul'un en kıymetli arazisi. Buranın kesinleşmiş imar planı mevcut, bütün mahkemelerden, itirazlardan geçmiş herhangi bir ihtilaf söz konusu değil. Bölgenin turizm potansiyeli İstanbul için çok önemli" dedi. Karaoğlu ayrıca, bölgede yapılacak yat limanı için 167 bin metrekarelik bir alan dolgu yapılacağını söyledi.

Emlaktasondakika'nın haberine göre; 1 milyar 200 milyon dolar tahmini bedelle satışa çıkarılan Ataköy Turizm Kompleksi'nin ihalesi açık artırma yöntemiyle, 17 Ekim 2012 Çarşamba günü, saat 14.00'te Bilkent TOKİ Toplantı Salonu'nda yapılacak.


Read more...

Arap turist kiralık ev bırakmadı


Ortadoğu ülkelerinden gelen Arap turist sayısı geçen yıla göre iki kat arttı. Türkiye tatilini uzun tutan Arap turistler, otel yerine artık ev kiralamayı tercih ediyor. Arap turistler, Fatih İlçesi ve semtlerinde kiralık ev bırakmadı.

Arap turistlerin bir kısmı otel yerine, ev kiralayarak İstanbul'u ve Türkiye'yi gezmeyi tercih ediyor. Arap turistlerin yeni dönemdeki gözde ilçesi ise Fatih ve çevresindeki muhitler.

Fatih Emlak Danışmanlık'tan Mehmet Adalı, "Daha önce eşyalı ev tutan Arap turistler, bu yıl Türk Vatandaşları gibi yıllık daire kiralamaya başladılar. İşadamları aileleri ile gelerek uzun süre İstanbul'da ikamet ediyorlar" dedi.

Adalı, "Eşyalı daireler muhitine, oda sayısına göre günlük 50 - 60 dolardan başlayarak, 300-400 dolara kadar çıkabiliyor. Eşyasız kiralık dairelerde ise 1 oda 1 salon kira bedeli 650-700 liradan başlıyor. 2 oda ya da 3 oda sayısına göre, muhitine göre kira bedelleri değişebiliyor" diye konuştu.

LİBYALILAR İLK SIRADA
İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili ise yılın ilk yarısında İstanbul'a 4 milyon 231 bin 419 turistin geldiğini, Arap ülkelerinden gelenlerin, toplam ziyaretçilerin yüzde 14'ünü oluşturduğunu söyledi.

Yeni Şafak'a konuşan Bilgili "Libya'dan gelen ziyaretçi sayısında yüzde 664,4, Mısır'dan gelen ziyaretçi sayısında yüzde 65,7, Tunus'tan gelen ziyaretçi sayısında yüzde 61,8 oranlarında artış gözleniyor, bu da son dönemde Türkiye ile bölge ülkeleri arasında gelişen iyi ilişkiler ile bağlantılı" dedi.

Read more...

Duble yollar durma noktasında


Kazaların azaltılmasında etkili olan duble yollara ödeneğin durdurulması nedeniyle çalışmalara ara verilmesi bayramda yaşanan trafik çilesinde rol oynadı.

10 yıldır ilk kez ödenek nedeniyle ‘duble’ çalışması bazı illerde dururken, bazı illerde de durma noktasına geldi. Eylülde borcun yarısı kadar ödenek bekleniyor Hükümetin en iddialı projesi olarak öne çıkan duble yollarda son 10 yılın en büyük ödenek krizi, Anadolu'nun birçok il ve ilçesinde şantiyeleri vurdu. Bazı illerde duble yol inşaat çalışmaları tamamen durdu, bazılarında da durma noktasına geldi. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ve Karayolları Genel Müdürlüğü, duble yollarda ödenek sorunuyla karşı karşıya kalınca çalışmaların durması geçen bayramda çileye dönüşen trafikte etkili oldu. Karayollarına, 2011 yılı başında 3-3.5 milyar TL yatırım ödeneği ayrıldı. Yıl içinde peş peşe alınan ek ödeneklerle yatırım tutarı 2011 yılı sonunda 12.1 milyar TL olarak gerçekleşti. Karayolları Genel Müdürlüğü, bu yıl ekonomiyi soğutmak ve cari açığı azaltmak amacıyla alınan önlemler nedeniyle zorunlu olarak frene bastı.

YPK'dan sonuç çıkmamıştı
Karayolları'na bu yıl başında 3.6 milyar TL'lik ödenek tahsis edildi. Karayolları, yol altyapısı için ağustos ayı itibarıyla kamulaştırmalar dahil 3.9 milyar TL kullandı. Aynı dönemde yatırımların bir bölümü de borçla yürütüldü. Müteahhitlere, 3 milyar TL borç birikti. Ulaştırma Bakanlığı, 3 milyar TL'lik ek ödenek için bir süre önce Yüksek Planlama Kurulu (YPK) nezdinde girişimde bulundu. Ancak, Karayolları Genel Müdürlüğü'ne ek ödenek tahsis edilmedi. Bu nedenle bazı illerde duble yol yatırımları durdu, bazı illerde de durma noktasına kadar geldi. Karayolları Genel Müdürlüğü, köprü ve otoyollarda geçiş ücretlerine zam yapmak üzere hazırlıklara başladı. Karayolları’nın hesaplamalarına göre Türkiye’de köprü ve otoyol geçiş ücretleri, Avrupa ülkelerine göre 3 ile 5 kat daha ucuz. Karayolları kaynakları, Türkiye’de otoyol geçiş ücretlerinin kilometrede 0.1 dolar/sent olduğunu, buna karşılık bazı Avrupa ülkelerinde bu tutarın 0.3, hatta bazı ülkelerde 0.5 dolar/sent düzeyine kadar çıktığını söyledi. Karayolları, bu makasın belli ölçülerde kapanmasını sağlayacak biçimde, Ulaştırma Bakanlığı’ndan geçiş ücretlerine zam yapılmasını isteyecek. Bakan Binali Yıldırım’ın ‘olur’ vermesi halinde yeni tarifelerin yılbaşından itibaren uygulamaya girmesi öngörülüyor. Kaynaklar, zam talebinin somut gerekçeleriyle birlikte siyasi iradeye sunulacağını belirterek, "Öncelikle, bu çalışmaların ve hazırlıkların tamamlanması gerekiyor. Daha sonra talebimizi ileteceğiz. Kararı, elbette siyasi irade verecek" dedi.

3 bin 700 duble yol şantiyesi bekliyor
Karayolları Genel Müdürlüğü, 3 bin 700 şantiyede, 3 bin 327 kilometre uzunluğunda bölünmüş yolun inşaat çalışmalarına devam ediyor. Karayolları, 2015 yılında 26 bin 500 kilometre, 2023'te 7 bin 827 kilometresi otoyol olmak üzere 36 bin 500 kilometre duble yol hedefini yakalamak istiyor. Bu amaçla helen 175 bin kişi gece demeden gündüz demeden çalışıyor. Kuzey Marmara Otoyolu için gaza basılıyor Başbakan Tayyip Erdoğan, İstanbul’a inşa edilecek 3’üncü Boğaz Köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu’yla ilgili başta kamulaştırma olmak üzere inşaat öncesi çalışmaların hızla sonuçlandırılması için genelge yayımladı. Resmi Gazete’de yer alan talimatlardan bazıları şunlar: I Kamulaştırmalar için gerekli olacak ödeneklerin serbest bırakma işlemleri, işlerin gecikmesine meydan verilmeyecek biçimde yapılacak.

Kamulaştırma ödeneklerinin tamamı, yılın ilk 3 ayında serbest bırakılacak. Proje güzergâhında yapılması gereken imar değişiklikleri, en kısa sürede sonuçlandırılacak. Proje için çevre mevzuatı gereğince alınması gereken izinlere ilişkin talepler ile bu taleplere ilişkin verilecek görüşler Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca ve ilgili diğer kamu kurum ve kuruluşlarınca acele olarak sonuçlandırılacak.

Read more...

İnşaat sektörünün BIM kullanması için 8 neden


İnşaat sektörü tüm dünyada, zaman ve paradan tasarruf etmek için Yapı Bilgi Modellemesi’ni (BIM) tercih etmeye başladı. İngiltere’de yapılan sektörel ankette BIM kullanıcılarının %65'i BIM’in maliyet etkinliği getirdiğini, %78'i inşaat belgelerinin koordinasyonunu iyileştirdiğini, %59'u ise projelerde teslim hızını arttırdığını söylüyor. Yapı tasarımı, inşaat ve inşaat altyapı sektörlerinde teknoloji lideri Autodesk, birçok ülkede yaygın bir şekilde kullanılmaya başlanan BIM’in sektöre sağladığı 8 ana faydayı paylaşıyor.

1. Foto gerçekçi üç boyutlu resimler ile etkili ikna süreci: Sektör dışındaki çoğu insan iki boyutlu bir çizime bakarak tasarımın, inşa edildiği zaman nasıl görüneceğini hayal edemez. Buna rağmen projenizi, iki boyutlu çizim yerine foto gerçekçi üç boyutlu bir resim ile gösterdiğinizde mutlaka bu görsellikten etkilenecektir. BIM, kullanıcılarına konsept oluşmaya başladığı andan son aşamaya kadar olan süreçte müşterilerinin kararlarını etkileyecek her türlü bilgiyi paylaşma imkanı sunuyor. Böylece en erken safhalardan itibaren maliyet hesaplaması yapılabiliyor ve projenin her aşaması görülebiliyor.

2. BIM para tasarrufuna yardımcı olur: Bir bina tasarımında tek bir hata bile maliyetin hızla artmasına sebep olur. Üç boyutlu bir modelde ise kirişle çakışan bir borunun pozisyonunu düzeltmenin hiç maliyeti yoktur çünkü model üzerinden koordinasyon otomatiktir ve basit değişiklikler anında gerçekleştirilebilir. Böylelikle BIM sayesinde şantiyede hatadan ve israftan kaçınmak mümkün oluyor.

BIM; mimar, mühendis, yüklenici ve mülk sahiplerine koordineli ve birbiriyle uyumlu dijital tasarım bilgileri sunuyor. Bu sayede, enerji verimliliği, kullanılan malzemelerin tipi ve diğer çevresel faktörler de dahil olmak üzere tasarımın tüm yönleriyle ilgili daha bilinçli kararlar almak mümkün hale geliyor.

3. Sürdürülebilirlik artık daha kolay: BIM, mühendis ve mimarların tasarım iş akışlarına, analiz, simülasyon ve görsellik ekleyerek, proje boyunca daha iyi kavrama ve bilinçli kararlar alma olanağı sağlıyor. Böylece bina performansını iyileştirebiliyor, birçok alternatifi değerlendirebiliyor, inşaat atıklarını azaltabiliyor ve tasarım süreciyle bir bütün olarak malzemeleri en iyi şekilde kullanabiliyorlar.

4. Paket programlar: Disiplinler arasında daha iyi işbirliği sağlayan BIM, gelişmiş yazılım ürünleriyle birlikte kullanılabiliyor. Autodesk, değişik yazılım çözümlerini paket programlar halinde, tasarım ve inşanın tüm aşamalarını yönetmeye olanak sağlayan bir araçlar dizisi olarak sunuyor. Üstelik paket programlar tüm programları ayrı ayrı satın almak ile kıyaslandığında %71'e varan bir indirim sağlıyor.

5. Bulut teknolojisi: BIM ve Bulut teknolojisi çok iyi bir ikili oluşturuyor. Veri ve işlevselliğe tasarım ofisinden, şantiyeden veya toplantıya giderken dizüstü bilgisayar, tablet veya akıllı telefon aracılığıyla her yerden ve her zaman ulaşılabiliyor. Bulut teknolojisi sonsuz ölçeklenebilir olduğu için ihtiyaç duyulduğu zaman fazladan bilgi işleme gücüne erişilebiliyor. Böylece sermaye masrafları azaltılıyor ve şirketlerin diğer proje hizmetlerine ödenek sağlanıyor.

Sonuçta Bulut, BIM'e ulaşmadaki birçok pratik engeli ortadan kaldırmaya yardımcı oluyor. Tüm proje takımı üyelerinin hızlı ve kolay erişim için tasarımlarını, belgelerini ve verilerini tek ara yüze sahip merkezi bir modelde birleştirebileceği bir yer sağlıyor. Bu da sadece büyük, veri zengini model değiş tokuşunda meydana gelebilecek problemleri engellemeye değil aynı zamanda 'gerçeğin tek bir versiyonunu' içerdiği için versiyon kontrolü ve işbirliği sorunlarını da ortadan kaldırıyor.

Tasarımları en iyi hale getirme, maliyet, program, karbon ve enerji verimliliği gibi çoklu boyutlarda model analizi yapma ve görsel araçları kullanma gibi BIM'i en yüksek kapasitede çalıştırmak mevcut bant genişliğini zorlayabiliyor, bu da yavaşlama ve gecikmelere neden olabiliyor. Güçlü bir iş istasyonuyla bile bir kompleks oluşturmak saatler boyu sürebiliyor. Aynı işlemi Bulut içinde yapmak ise sadece dakikalar alıyor. Bir başka deyişle, daha fazla analiz, daha hızlı görsel görev ve dolayısıyla daha hızlı karar verme olanağı sağlıyor.

6. Değer katıyor: Şirketler BIM'e alıştıkça ve iş akışları verimlileştikçe, modelleri veya üretilen verileri kullanarak hizmetlerine değer katmanın yeni yollarını keşfetmeye başlıyor. Bir binanın tüm verilerle tam donanımlı olarak yapılmış 3 boyutlu bir modeli müşteri için çok değerli oluyor, şirketler için de toplam maliyeti önemli ölçüde düşürüyor. Birçok projeden elde edilen BIM verileri de ayrıca şirketlere, trendleri belirlemek ve tedarik zincirlerini optimize etmekte yardımcı oluyor.

7. Küçük şirketlere rekabet şansı: BIM'in Bulut teknolojisi ile çalışması pahalı donanım ve uzman kaynak gereksinimini ortadan kaldırdığından küçük şirketler için cankurtaran görevi görüyor. Küçük şirketler büyük şirketlerden daha çevik olabildikleri için BIM'e geçtikten sonra daha hızlı şekilde ilerleyebiliyor. Ekipler arasında iletişim daha kolay olduğundan karar alma süreçleri genellikle daha hızlı gerçekleşiyor ve değişimin yönetimi de o kadar külfetli olmuyor.

8. Kütüphane açıldı: İlkbahar döneminde açılan National BIM Library (Ulusal BIM Kütüphanesi) geniş kapsamlı sistemler yelpazesi için jenerik BIM araçlarından oluşan geniş bir seçki sunuyor. Bu kütüphane tutarlılığın arttırılmasına ve işbirliğinin geliştirilmesine katkıda bulunacaktır. Kütüphaneye www.nationalbimlibrary.com adresinden ulaşabilirsiniz.

Read more...

Tunceli'de HES'e saldırı


Bir grup terörist, HES Trafo Kumanda Merkezini havaya uçurmak istedi.

Tunceli merkeze 10 km uzaklıkta bulunan Dinar Hidro Elektrik Santrali'ni basan silahlı 5 terörist önce trafolara ateş etti, ardından Trafo Kontrol Merkezini mutfak tüpleri ile havaya uçurmaya çalıştı.
Mutfak tüplerine bağlanan fünyenin alevinin sönmesi nedeniyle şans eseri patlama gerçekleşmedi.

Bir süre trafo merkezinde bekleyen silahlı teröristler ne istediklerini söylemeden kumanda merkez binasına doğru ateş ederek ormanlık alana kaçtı.
CİHAN


Read more...

Nevşehir Kalesi etrafında yıkım sürüyor!


Nevşehir Kalesi ve Çevresi Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında 11 mahallede boşaltılan konutların yıkım çalışmaları sürüyor.

Nevşehir Kalesi ve Çevresi Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında 11 mahallede boşaltılan konutların yıkım çalışmaları sürüyor. Nevşehir Belediye Başkanı Hasan Ünver, Nevşehir Kalesi çerçevesinde, 2.403 konutun kentsel dönüşüme dahil edildiği Raşitbey, Memişbey, Dere, Eskili, Cami Cedid, Cami Atik, Tahta Cami, Bektik, Cumhuriyet, Kapucubaşı ve Musa Paşa mahallelerindeki vatandaşların, Mehmet Akif Ersoy Mahallesi'ne taşınma işlemlerinin tamamlandığını belirtti.

11 mahallede toplam 785 bin metrekarelik bir alanda ortaya konulan Nevşehir Kalesi ve Çevresi Kentsel Dönüşüm Projesi gereğince evlerini boşaltan vatandaşların konutlarının yıkım çalışmalarında bugüne kadar bin 900'e yakın konutun yıkımının tamamlandığını, geri kalan konutların da yıkımının aralıksız devam ettiğini kaydeden Ünver, Nevşehir Belediyesi tarafından gerçekleştirilen yıkım çalışmalarında tarihi değere haiz olan yapıların korunduğunu ifade etti.

Ünver, yıkım çalışmalarının tamamlanmasının ardından, bölgede geniş çaplı temizlemenin başlatılacağını dile getirerek, 11 mahalledeki vatandaşlar arasında kendi ikametlerinde konut isteyenlere yönelik olarak, Musa Paşa Mahallesi ile Kapucubaşı Mahallesi arasında kalan yerleşim alanları ile Mehmet Akif Ersoy Mahallesi'nde 4. etap konutları adı altında 2 bine yakın konutun da yapımının gerçekleştirileceğini sözlerine ekledi.


Read more...

Hangi iller konut satışında rekor kırdı?


Yılın ikinci çeyreğinde konut satışları yüzde 10'nun üzerinde arttı. Peki hangi illerde konut satışlanı rekor kırdı?

Türkiye'de yılın ikinci çeyreğinde konut satışları, bir önceki çeyreğe göre yüzde 10,35 oranında arttı. Söz konusu dönemde 106 bin 35 konut, satış sonucu el değiştirdi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2012 yılının ikinci dönemine (Nisan-Mayıs-Haziran) ilişkin “Konut Satış İstatistiklerini” açıkladı. Buna göre, 2012 yılı ikinci döneminde, konut satışlarında bir önceki döneme göre en yüksek artış yüzde 102,89'la Van, Muş, Bitlis, Hakkari (TRB2) bölgesinde gerçekleşti.

Bir önceki döneme göre yüksek artış gösteren diğer bölgeler sırasıyla yüzde 37,33'le Zonguldak, Karabük, Bartın (TR81), yüzde 30,74'le Erzurum, Erzincan, Bayburt (TRA1), yüzde 27,33'le Malatya, Elazığ, Bingöl, Tunceli (TRB1) ve yüzde 22,40'la Tekirdağ, Edirne, Kırıkkale (TR21) bölgeleri oldu.

Aynı dönemde konut satışlarında bölge düzeyinde bir önceki döneme göre azalış gösteren iki bölge ise sırasıyla yüzde 5,51'le Bursa, Eskişehir, Bilecik (TR41) ve yüzde 3,82'yle Aydın, Denizli, Muğla (TR32) bölgeleri oldu.

GEÇEN YILIN AYNI DÖNEMİNE GÖRE DÜŞÜŞ VAR
Konut satışları, bu yılın ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre 13 bölgede artış, 13 bölgede ise düşüş görüldü.

En çok artış gösteren bölgeler sırasıyla yüzde 19,59'la Zonguldak, Karabük, Bartın (TR81), yüzde 14,04'le Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova(TR42), yüzde 13,9'la Tekirdağ, Edirne, Kırklareli (TR21), yüzde 11,5'le Mardin, Batman, Şırnak, Siirt (TRC3) ve yüzde 9,96'yla Malatya, Elazığ, Bingöl, Tunceli (TRB1) bölgeleri olarak hesaplandı.

En çok düşüş gösteren bölgeler ise sırasıyla yüzde 22,17'yle Kastamonu, Çankırı, Sinop (TR82), yüzde 20,53'le Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan(TRA2), yüzde 18,31'le Erzurum, Erzincan, Bayburt (TRA1), yüzde 11,37'yle Ankara (TR51) ve yüzde 8,87'yle Samsun, Tokat, Çorum, Amasya (TR83) bölgeleri oldu.

4 DÖNEMLİK ORTALAMALARA GÖRE % 11,3 ARTIŞ GERÇEKLEŞTİ
Konut satışlarında, yılın ikinci çeyreğinde, 4 dönemlik ortalamalara göre değişimlere bakıldığında ise Türkiye genelinde yüzde 11,37 oranında artış gerçekleşti.

Konut satışlarında 4 dönemlik ortalamalara göre 25 bölgede artış, 1 bölgede ise düşüş meydana geldi. Değişim oranlarına bakıldığında en yüksek artışı gösteren bölge yüzde 56,66 oranıyla Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova (TR42) bölgesi oldu. En fazla düşüş gösteren bölge yüzde 15,19 oranıyla Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan (TRA2) oldu.

Read more...

15 Ağustos 2012 Çarşamba

Ataşehir’de kentsel dönüşüm tartışıldı


Toplumcu Mühendis Mimar ve Şehir Plancıları Meclisi’nin kentsel dönüşüm komisyonu, AKP’nin piyasacı dayatmalarına karşı toplumcu seçeneğin gösterilmesi ve bir mücadele başlığı olarak ortaya çıkarılması amacıyla hareket ediyor.

Kentsel dönüşüm kavramı uzun bir süredir toplumun gündemine yerleştirilen bir kavram olarak göz önünde. AKP kentsel dönüşüm başlığı altında kentleri tamamen sermayenin çıkarları doğrultusunda yeniden yapılandırırken, bir yandan yoksulların kent merkezlerindeki barınma alanlarını tasfiye ediyor, diğer yandan da yoksulları fiziksel olarak kent merkezlerindeki sosyal hayatın dışına itiyor.

Kentsel dönüşüm komisyonu AKP’nin yaptığı yasal düzenlemelerin toplum düşmanı karakterini göstermek, kentsel dönüşüm projelerinin gerçek yüzünü teşhir etmek ve tabi ki bu saldırılara direnmek konusunda gereken desteği vermek için harekete geçmiş durumda. Bu kapsamda İstanbul’daki kentsel dönüşümü anlatan ‘Ekümenopolis’ belgeselinin Nazım Hikmet Kültür Merkezi’ndeki gösteriminin ardından, Yenişehir Mahallesi Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği’nin etkinliğinde de gösterimi gerçekleştirildi. Belgesel gösterimi sonrasında yapılan toplantıda ise mahalle sakinleri ile kentsel dönüşüm başlığı altında yapılmak istenenler tartışıldı.

Yenişehir Mahallesi Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği, Ataşehir Şerifali Çiftliği Kentsel Yenileme (Gecekondu Dönüşüm) Projesi adı altında kentsel dönüşüm projesinin hedefindeki mahalle sakinlerinin haklarını savunmak için bir araya gelmelerini sağlamış.

1980’lerde bir gecekondu önleme projesi olarak gerçekleştirilen Şerifali Çiftliği konutlarının da içinde bulunduğu alan bugün, depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle bir rant kaynağı haline getirilmeye çalışılmakta. Hali hazırda 1250 konutun bulunduğu alan 6 bin, hatta 11 bin konutluk yeni lüks konut projeleriyle dönüştürülmeye çalışılıyor.

Toplumcu Mühendis Mimar ve Şehir Plancıları Meclisi Kentsel Dönüşüm Komisyonu, İstanbul’un ve Türkiye’nin çeşitli bölgelerindeki bu saldırıların takipçisi olmaya; emekçilerin, yoksulları hakları için mücadeleye katkı koymaya; mühendis, mimar, şehir plancıları bu başlıkta da toplumcu perspektifle harekete geçirmeye devam edeceğini açıkladı.

Yenişehir Mahallesi Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği’nin internet sitesine şu adresten ulaşabilirsiniz: http://atasehir-yenisehir-mahder.org


Read more...

Yapı ruhsat süreci kısalıyor


Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği’nde yaptığı değişiklikle ruhsat sürecini kısalttı. Değişiklikle, mimar ve mühendislere beyan esası getirilerek, ilgili meslek odasınca düzenlenen sicil durum belgesinin aranma zorunluluğu kaldırıldı.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile TSE arasında yürütülen ortak çalışmalar sonucunda; standart yapı ruhsat formu, yapı kullanma izin belgesi formu, yanan ve yıkılan yapılar formunda "Oda Sicil Durum Belge No" ibareleri kaldırıldı.

Yeni düzenleme ile mimar ve mühendislerin ruhsat başvurularında, idareye sicil beyanı yaparak, sicil durum taahhütnamesi vermesi yeterli olacak. Daha önce ilgili meslek odalarından, mevzuatta olmamasına rağmen, ruhsat eki projelerinin oda tarafından onaylanması karşılığı, para ödenerek alınan sicil durum belgesi zorunluluğu böylece kaldırılmış oldu.

Değişikle ayrıca, iskân belgesinde vergilerin sorgulandığı kısım da kaldırılmış oldu.

Read more...

Emekçiler kazançlarını konuta, zenginler eğitime harcıyor


TÜİK "2011 Hanehalkı Tüketim Harcaması Sonuçları"nı açıkladı. Buna göre, emekçi sınıfların gelirlerinin önemli bir bölümünü barınma, gıda gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak için kullanırken, üst sınıflar ise daha çok eğitime pay ayırıyor.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye genelinde hanehalklarının tüketim amaçlı yaptığı harcamalar içinde en yüksek payı yüzde 25,8 ile konut ve kira harcamaları alırken, harcamaların yüzde 20,7'si gıda ve alkolsüz içeceklerden oluştu. Türkiye genelinde yapılan harcamalar içinde sağlık harcamalarına yüzde 1,9 ve eğitim hizmetleri harcamalarına ise yüzde 2 oranında pay ayrıldı.

TÜİK "2011 Hanehalkı Tüketim Harcaması Sonuçları"nı açıkladı. Buna göre, 2010 yılında hane başına aylık ortalama tüketim harcaması 1.843 lira iken geçen yıl bu rakam 2 bin 120 lira olarak tahmin edildi. 2011 yılında bu değer kentlerde 2 bin 364 lira, kırda ise 1.547 lira olarak hesaplandı.

Geçen yıl gıda ve alkolsüz içecekler ile konut ve kira harcamalarına ayrılan pay 2010'a göre azalırken, ulaştırmanın payı arttı.

2010 ve 2011 yılı sonuçları karşılaştırıldığında; 2010 yılında yüzde 21,9 olan gıda harcaması payının 2011'de yüzde 20,7 olarak gerçekleştiği, konut ve kira harcamaları payının yüzde 27,1'den yüzde 25,8'e, alkollü içecek, sigara ve tütün harcaması payının yüzde 4,5'ten yüzde 4,1'e, sağlık harcaması payının yüzde 2,1'den yüzde 1,9'a, haberleşme harcaması payının yüzde 4,1'den yüzde 4'e, kültür ve eğlence harcamaları payının ise yüzde 2,8'den yüzde 2,7'ye düştüğü görüldü.

Giyim ve ayakkabı harcamalarının yüzde 5,1'den yüzde 5,2'ye, ev eşyası harcaması payının yüzde 6,3'ten yüzde 6,4'e, ulaştırma harcamalarının yüzde 15,1'den yüzde 17,2'ye, otel, lokanta ve pastane harcamalarının yüzde 5,4'den yüzde 5,7'ye ve çeşitli mal ve hizmet harcamaları payının ise yüzde 3,7'den yüzde 4,3'e yükseldiği gözlenirken, eğitim hizmetleri harcamaları payı ise değişmedi.

Alt sınıflar gıda harcamalarına daha fazla pay ayırıyor
Burjuva iktisadı kapitalist toplumsal yapıları yüzde 20’lik alt ve üst dilimlere ayırır. Bu ölçütler bireylerin toplumsal pozisyonları arasındaki farklılıkları yok sayarak, toplumu “birey” düzeyinde bir sıralamaya tâbi tutar. Oysa bilindiği gibi toplum sınıflardan meydana gelir. Yani en alt yüzde 20 ve en üst yüzde 20 temelde alt ve üst sınıflara tekabül eder.

Bu bağlamda, gelire göre sıralı yüzde 20'lik gruplar itibariyle tüketim harcamalarını inceleyen TÜİK’in yanı sıra söz konusu bu tüketim kalıplarına alt ve üst sınıflar açısından bakıldığında aradaki fark daha anlamlı hale gelmekte. Buna göre, alt ve orta alt sınıfların gıda harcamasına ayırdıkları pay yüzde 30,9 iken, orta ve üst sınıfların gıda harcamalarına ayırdığı pay yüzde 16 oldu. Eğitim harcamalarının oranı ise alt ve orta alt sınıflar için yüzde 0,7 olurken, orta ve üst sınıflar için yüzde 3,4 oldu.

Dolayısıyla, “Hanehalkı Tüketim Harcaması Sonuçlarına” göre, alt sınıflar, üst sınıflara göre gıdaya 2 kat daha fazla pay ayırıyor.

Toplam gıda ve alkolsüz içecekler harcamasının yüzde 13,6'sını alt ve orta alt sınıflar, yüzde 28,4'ünü ise orta ve üst sınıflar yaptı. Konuta yapılan harcamaların yüzde 11'i alt ve orta alt sınıflara ait iken, yüzde 31,6'sı orta ve üst sınıflara ait oldu. Toplam eğitim hizmetleri harcamalarında ise alt ve orta alt sınıfların payı yüzde 3,3 iken orta ve üst sınıfların payı yüzde 62,3 oldu.

Harcama kalıpları, toplumsal sınıflara göre değişiyor
Temel gelir kaynağına göre tüketim harcamalarının dağılımı incelendiğinde; temel gelir kaynağı maaş, ücret, yevmiye geliri olan emekçi sınıfların yüzde 24,8 ile en yüksek payı konut harcamalarına; en düşük payı ise yüzde 1,7 ile sağlık harcamalarına ayırdığı görülmekte.

Diğer taraftan, temel gelir kaynağı müteşebbis geliri olan, yani sermaye sahiplerinin harcamaları içinde ise en yüksek payı yüzde 23,1 ile gıda harcamaları alırken, en düşük pay yüzde 2 ile sağlık harcamalarında oldu.

Böylece ücretliler toplumunun temel taşı olan emekçi sınıflar artan konut piyasasına da paralel olarak, öncelikle temel ihtiyaçlardan biri olan barınma sorununa kaynak ayırırken, üst sınıfların ise daha çok gıda harcamalarına kaynak ayırdığı görülmekte.

Dolayısıyla bu durum, özellikle devletin yaptığı sosyal harcamalarda kesintiye gittiği günümüz toplumlarında geçimini emek gücünü satarak sağlayan emekçi sınıfların gelirlerinin önemli bir bölümünü gıda, barınma gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak için kullanmak zorunda olmalarının doğal bir sonucudur.

Read more...

Kentsel dönüşüm ile İstiklal'e alternatif cadde


Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, kentsel dönüşüm kapsamında, bölgenin yarısına yakınının tarihi doku korunarak yenileneceğini söyledi. Demircan, İstiklal Caddesi'ne alternatif olacak bir cadde planladıklarını da belirtti.

İstanbul başta olmak üzere Türkiye'nin şehirleşmedeki kaderini değiştirecek kentsel dönüşüm kapsamında Beyoğlu'nda sekiz bölge bulunuyor.

Tarlabaşı, Sütlüce-Örnektepe Mahallesi, Dolapdere, Kasımpaşa, Şişhane, Okmeydanı ve Karaköy'deki dönüşüm projeleri tamamlandığında 45 mahalleden oluşacak Beyoğlu'nun yarısını yenilenmiş olacak.

Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan'ın hedefi ise Kuledibi'nden Haliç'e kadar geniş bir alanı aslına uygun olarak dönüştürmek. Demircan, Tarlabaşı'ndaki dönüşümün önemli bir görev üstlendiğini anlattı.

Tarlabaşı başı çekecek

Kentsel dönüşümün bölgede somut olarak ilk başladığı yerin Tarlabaşı olduğunu söyleyen Demircan, "Hak sahipleriyle yüzde 100 anlaşma yapıldı. Sorunsuz bir durum oluştu. Tahliyeler tamamlandı. Yıkım yapılarak ilk kazma vuruldu. Bu durumla birlikte tüm bölgenin dönüşüme olan güveni arttı. İnşaat kendisini gösterdikçe kamuoyundaki inanç arttı. Gördükleri yerde 'bizim binalarımızı da alıp dönüştürün' diyen binlerce insanla karşılaşıyoruz. Halk dönüşümü kendisi istiyor" dedi.

İki yılda bitecek

Tarlabaşı'nda GAP İnşaat tarafından 300 binadan oluşan bütünleşik yapı halinde bir proje yapıldığını anlatan Demircan, "Bölgenin yapısı gereği tüm binaları tek tek ele almak mümkün değildi. Bu nedenle bütünleşik bir mimaride karar kılındı" dedi. Demircan, Tarlabaşı'ndaki dönüşümün iki yılda tamamlanacağını ve İstanbul'un en hareketli semtlerinden biri olacağını açıkladı.

Örnektepe'de halk istedi

Belediyenin bir başka projesi ise 500 konuttan oluşacak Sütlüce Örnektepe Mahallesi olacak. Demircan, "500'e yakın hane kendi aralarında uzlaşarak bize geldi ve 'Mahallemizi yenileyin' dediler" dedi. Tahliyelerin başladığı projeyi Amplio Yatırım şirketinin sahibi Alaeedin Babaoğlu ve Alman ortağı Erwin Walter Graebner yapacak. Binalarda tahliyelerin yapıldığı Örnektepe'deki ev sahiplerine ise kira yardımı yapılmaya başlandı.

İstiklal'e alternatif cadde

Belediye, dönüşümde en ilgi çekecek projelerinden birini ise Okmeydanı'nda 70 hektarlık alanda yapmaya hazırlanıyor. Demircan, Okmeydanı projesinde tapuların çıkmasını beklediklerini söyleyerek İstiklal Caddesi'ne alternatif olacak bir cadde planladıklarını anlattı. Beyoğlu Belediyesi'nin bir başka dönüşüm projesi ise 40 bin metrekare alanda yapılacak Kasımpaşa projesi olacak. Demircan projeyle ilgili çalışmaların henüz netleşmediğini anlattı.

Yüzde 70'i konut, yüzde 30'u ofis olacak

Demircan, Beyoğlu'ndaki dönüşümde hedefin yüzde 70 konut, yüzde 30 ofis dağılımıyla hareket etmek olduğunu anlatarak "Burada dengeyi sağlamayı amaçlıyoruz. Ancak tek bir gerçek var o da sanayinin artık burada olmayacağı. Hizmet sektörüne hitap edeceğiz" dedi.

Demircan, bir noktadan sonra dönüşümün vazgeçilmez olacağını örneğin Şişhane'de yapılacak dönüşümde imalatçıların kendilerinin bölgeden çıkmak isteyeceğini söyledi. Dönüşümü boş alanlarda yeni binalar yapmak olarak görmediklerini söyleyen Demircan, yaşam kalitesini iyileştirmeyi amaçladıklarını kaydetti.

Galataport'u tamamlayacak proje

Demircan, Karaköy'de Galataport'u tamamlayacak bir dönüşüme hazırlandıklarını, bölgeyi hizmet sektörünün bulunduğu bir yapıya dörüştüreceklerini anlattı. Demircan, Tophane ile ilgili ise "Bazı insanlar yerlerini bırakıp gitmişlerdi. Dönüşümle birlikte onlar da geri gelecek" dedi.


Read more...

Deprem sigortası eski evlerin semtine uğramadı


Karşılaştırma sitesi Enuygun.com’un analizine göre, Türkiye’de Zorunlu Deprem Sigortası’na sahip konutların yüzde 56’sı 2000 ve sonrasındaki yıllarda inşa edilmiş binalardan oluşuyor. Zorunlu deprem sigortalılık oranı yüzde 50’ye yaklaşan iller ise daha önce depremden ciddi şekilde etkilenmiş olmaları ile dikkat çekiyor.

Doğal Afet ve Sigortalar Kurumu (DASK) verilerinden derlenen analize göre, şu an Zorunlu Deprem Sigortası’na (ZDS) sahip konut sayısı 3,94 milyon. Bu konutların yüzde 49’u 1’inci derece deprem bölgesinde bulunan konutlardan oluşurken, Ankara ve İstanbul’daki DASK’lı konutlar toplam poliçe sayısının yüzde 40’ını temsil ediyor. İstanbul ve Ankara’da her üç konuttan biri zorunlu deprem sigortasına sahipken, İzmir’de bu oran dörtte bire düşüyor.

Bolu, Yalova ve Düzce sigortalılık oranında ilk sırada yer alıyor

Analize göre, 1999 yılında meydana gelen depremlerden en çok etkilenen illerin başında gelen Bolu’da neredeyse her iki evden biri sigortalı. Bolu, yüzde 47’lik ZDS sahiplik oranı ile tüm illeri geride bırakırken, yüzde 43 sahiplik oranı ile Yalova ikinci sırada yer alıyor. Düzce ise yüzde 41,4 sigortalılık oranı ile üçüncü sırada bulunuyor. Yaklaşık her üç evden birinin sigortalı olduğu Muğla, Sakarya, Tekirdağ, İstanbul, Erzincan ve Ankara dışındaki illerin ise ZDS sahiplik oranı yüzde 30’un altında kalıyor.

Can ve mal kaybı yaşanan yakın tarihli Van depreminden sonra ildeki sigortalılık oranının yüzde 20’ye yükseldiğini dikkat çeken Baş Analist Betül Sungurlu, “DASK, Doğu Anadolu’da gerçekleşen 125 depremde zarar gören sigortalılar için toplam 111,2 milyon TL ödedi. Kuruluşundan bu yana ödediği hasarın 136 milyon TL olduğu düşünülürse, yaklaşık olarak yüzde 80 oranında özellikle bu bölge DASK’tan faydalanmış görünüyor. Buna rağmen Doğu Anadolu genelinde sigortalılık oranı hala yüzde 17 seviyelerinde bulunuyor” dedi.

ZDS’li her üç daireden ikisi, 15 yaştan daha genç binalarda bulunuyor

17 Ağustos depreminden sonra DASK’ın kuruluşunun ardından Eylül 2000 tarihi itibariyle konutlar için deprem sigortası yaptırmak zorunlu hale geldi. Verilere göre de bu zorunluluğun ZDS hacminin oluşuma etkisi büyük. Analize göre, yürürlükteki zorunlu deprem sigortalı evlerin yüzde 56’sının inşa yılı 2000 ve sonrasına ait. Zorunluluğun ardından, tapu dairelerinde işlem yapamayan ev sahipleri mecburen sigorta yaptırmak zorunda kaldığı için, sigortalılık oranı 12 yaş ve daha genç binalarda bulunan dairelerde yoğunlaşıyor. ZDS’li konutların yüzde 65’i ise 15 yaş ve daha genç binalarda bulunan dairelerden oluşuyor. 18 Ağustos itibariyle yürürlüğe girecek 6305 Sayılı Afet Sigortaları Kanunu’na göre, bundan sonra elektrik ve su abonelik işlemlerinde de deprem sigortası zorunluluğu aranacak.

 

Read more...

Kentsel Dönüşüm 50 milyar dolarlık pazar oluşturacak


İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Bilmaç, kentsel dönüşümün 50 milyar dolarlık ekstra bir pazar oluşturacağını açıkladı.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın çizdiği projeksiyona göre, kentsel dönüşümün 10 ila 20 yılda bitirilecek bir proje olduğunu anımsatan Bilmaç, "50 milyar doların 10 yıla yayılacağını düşünürsek, proje iç pazara yıllık 5 milyar dolar ortalama artı getirecektir. Seneliği 5 milyar dolara gelirse toplam pazarımız, iç pazardaki operasyonel gücümüz en az yüzde 2,5 ila 3 civarında artar. Bu yıl böyle bir şey olmuş olsaydı yani 2012'ye böyle bir pay düştüğü var sayılsaydı geçen yılki normal ekonomik dilimimizi geçebilirdik. Bu nedenle bu proje bizim için çok önemli" diye konuştu.

Sektör olarak projeye her boyutta hazır olduklarını Çevre ve Şehircilik Bakanlığına ve ilgili bürokratlara ilettiklerini anlatan Bilmaç, "Proje başlasa bile biz İMSAD olarak zaten hazırız" dedi.

Türkiye'de son dönemde nitelikli konut yapımının hızlandığını belirten Bilmaç, sektör olarak her türlü inşaat tipi için malzeme verebilecek durumda olduklarını vurguladı.

Arap Baharı ülkelerine ihracat etkilendi
İMSAD olarak 47 - 48 ülkeye ihracat yaptıkları bilgisini veren Bilmaç, Arap Baharı'nın yaşandığı ülkelere ihracatlarının bu ülkelerdeki olaylardan dolayı çok büyük oranda etkilendiğini belirtti. Bilmaç, "Biz çok etkiledi. Arap baharının yaşandığı MENA (Orta doğu ve Kuzey Afrika) ülkelerine ihracatımız 2010 yılında toplam ihracatımızın yüzde 17'siydi. Bu kayba rağmen 2011 yılı ihracat rakamları hiç de fena çıkmadı" dedi.

Sektörün atacağı oklarıyla hedefi başka yere çevirebildiğini dile getiren Bilmaç, "Eğer MENA ülkelerindeki sıkıntının geçmesini bekliyor olsaydık, başta demir çelik, demirden ve çelikten mamuller ile seramik sektörlerimizde olmak üzere çok ciddi oranda kan kaybederdik. Çünkü bazı üretim kalemlerimizde ihracat çok ciddi yer tutuyor" ifadelerini kullandı.

Avrupa önemli bir pazar
Yurt dışı pazarlardaki son duruma da değinen Bilmaç, "Burada tabi pazar çeşitlendirmesi için çok ciddi çalışmalar olmakla birlikte Avrupa, bizim için tüm durgunluğuna rağmen hala önemli bir pazar. Irak hala bizim için pozitif anlamda gidiyor. Libya'da henüz canlanma olmadı ama Cezayir ve Tunus'ta ufak ufak hareketlilik başladı. Mısır'da da aynı şekilde pozitif yönde ciddi kıpırdanma var. Suriye sektör için gittikçe artan ve çok önemli bir müşteri konumundaydı. Suriye'deki iş yaptığımız dostlarımızla biz bir biçimde haberleşiyoruz zaten" diye konuştu.

Türkiye'nin genel ihracat verilerinde düşme görüldüğünü hatırlatan Bilmaç, inşaat malzemesi sanayicileri olarak 2011 yılının ilk çeyreğinde 4,2 milyar dolarlık ihracat yaptıklarını, 2012 yılının ilk çeyreğinde yaklaşık 4 milyar 800 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdiklerini ve dönemsel olarak yüzde 13,8 artış kaydettiklerini söyledi.

İhracat ithalattan 3 kat fazla
Sektör olarak cari açığa pozitif olarak katkı sağlayan ve cari açık sorununu azaltan bir yapıya sahip olduklarına dikkati çeken Bilmaç, "İthalatla ihracat arasında bizi çok sevindiren ve hep öyle olmasını devam ettiğimiz ters bir oran var. İhracatımız çok yüksek, ithalat o kadar düşük. Yani ihracatımız inşaat malzemesi ithalatından 3 kat daha fazla. Yılın ilk çeyreğinde inşaat sektörünün cari dengeye doğrudan pozitif katkısı 2 milyar 960 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti. Yani yaklaşık 3 milyar dolar düzeyinde cari dengeye pozitif katkı sağlamışız. Oransal olarak oldukça büyük bir rakam. Bununla da gurur duyuyoruz" dedi.

Türkiye'de çok geniş ürün yelpazesi olan bir sektörde, inşaat malzemeleri sanayinde üretimde kapasite fazlalığı olduğunu söyleyen Bilmaç, "Bu fark bugüne kadar yüksek ihracat gücü olarak bize geri döndü. Geçen yıl 18 milyar 1 milyon dolarlık bir ihracat yapıldı. Güzel bir rakam, ama 2008 yılında ihracatımız 24 milyar 700 milyon dolara çıkmıştı. Sektör olarak hedefimiz 2015 yılında 40 milyar doları ve 2023 yılında da 100 milyar doları yakalamak. Türkiye'nin 500 milyar dolarlık Cumhuriyetin 100. yılı 2023 hedefinde biz 100 milyar dolar olarak varız, 5'de biri üzerinde durulması gereken çok önemli bir rakam"diye belirtti.

Politik riskleri hesaplıyoruz
İMSAD'ın geleceğe dönük alt yapılarını hazırladıklarına değinen Bilmaç, şunları anlattı:

"TİM içerisinde stratejiler geliştiriyoruz, yol haritamız belli, kademeli olarak 2015'te, 2023'te geleceğimiz yer belli. Ancak bu hedefin konulduğu tarihlerde geniş anlamda Arap Baharı henüz başlamamıştı. MENA bölgesinde yaşanan olaylar bize bugüne kadar hiç görmediğimiz bir şey öğretti. Kendi sektörümüzde 'politik riskler'. Biz bu konuda çok deneyimli değilmişiz, bunu gördük. Şimdi politik riskleri de ciddi ciddi hesaplıyoruz. Dolayısıyla bu bize yurt dışına fiyatlama yaparken göz ardı etmediğimiz bir maliyet unsuru getiriyor. Bu fiyatlarımızın artması anlamında değil. Türk inşaat malzemesi ihracatçısı yurt dışına mal satarken politik risk gördüğü yerlerde sigorta kuruluşlarına belli bir bedel ödüyor. O ödediğimiz bedeli de malın içine yediriyoruz."

Ortadoğu'da, İran'da, Türki Cumhuriyetler'de sektör olarak en büyük üstünlüklerinin çok iyi bir teknik servis hizmeti vermeleri olduğunu da söyleyen Bilmaç, "Bu çok önemli bir ayrıntı. Bugün bir Avrupalı politik nedenlerden ya da coğrafi olarak kendini yakın hissetmediği için ya da gönül bağı çok iyi olamadığı için teknik servis konusunda yetersizler. Çok iyi değiller. Büyük firmalar bile burnundan kıl aldırmıyorlar ama biz öyle değiliz. Örneğin İMSAD çatısı altında çok geniş bir ürün portföyü var. İran'dan örnek verecek olursak deprem için zemin yalıtımları çok önemlidir, bizim firmamız orada teknik ekiplerimizle uygulama yapıp, farklarımızı anlatıyor. Yaptığımız; alıcıya hastalığını ve ilacını da gösterip, anlatmak. Bir Alman, Fransız, İngiliz, İtalyan bunu çok kolay yapamıyor. Bu bölgede olmak istemiyorlar. Biz coğrafi yakınlığımızı aslında onlara karşı bir avantaj olarak kullanabiliyoruz" tespitlerinde bulundu.

Read more...

İnşaat malzemeleri kalitesinde dünya ile yarışıyoruz


Türkiye, son yıllarda nitelikli konut inşasına geçerken inşaat malzemesi üreticileri de bu inşaatlarda kullanılacak kaliteli malzemeyi üretmeye başladı.

İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (İMSAD) Başkanı Hüseyin Bilmaç, 2011 yılında sektör olarak 18 milyar 132 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdiklerini ve Türkiye'nin toplam ihracatı içindeki paylarının yüzde 13 olduğunu kaydetti. Türkiye'nin inşaat malzemeleri ihracatı yapan ülkeler arasında dünyada 7. sırada yer aldığını belirten Bilmaç, ağırlıklı yerel hammaddeye dayalı Türk inşaat sanayisinin cari açığa pozitif katkısının yüzde 300 seviyesinde olduğuna dikkat çekti.

Bilmaç'ın açıklamlarına göre inşaat malzemeleri sektörünün son 5 yılda ortalama büyüme hızı yüzde 15'ler civarında. Sektör, çimento ve seramik sağlık gereçlerinde Avrupa'da birinci, demir-çelik ve gaz betonda ikinci, seramik, plastik profil, hazır betonda üçüncü sırada. İMSAD'ın 2012 yılında sektör olarak büyüme beklentisi yüzde 5-7 civarında. Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile başlayacak kentsel dönüşüm için Bilmaç'ın değerlendirmesi şöyle: "Türkiye'de 20 milyon civarında olan konutların büyük bölümü uygunsuz. 400-500 milyar dolarlık kentsel dönüşüm büyüklüğünün sektöre en az 50 milyar dolarlık yansıması olacak. Bütün paydaşların bu projede yer alması gerekiyor." İMSAD ekonomi danışmanı Profesör Kerem Alkin de, Türkiye'nin her yıl en az 5 milyar doları İstanbul'da olmak şartıyla 15 milyar dolar kentsel dönüşüm yatırımı yapması gerektiğini ve bu yatırımların 2023'e kadar her yıl aralıksız sürmesi gerektiğini ifade etti. Alkin'e göre her yıl yapılacak 15 milyar dolarlık kentsel dönüşüm hamlesi, büyümeyi tek başına her yıl 1 puan yükseltecek. 2011 yılında Türkiye'de inşaat yatırımları rekor seviyeye ulaştı. Kamu inşaat yatırımları geçen yıl ilk defa 41,5 milyar liraya, özel sektör yatırımları da 76 milyar 548 milyon liraya çıkarken, sektörün toplam yatırımı 118 milyar lira ile Cumhuriyet tarihinin rekoru düzeyine ulaştı.

Read more...

Deprem sigortası için şehirler yarıştı


DASK’ın zorunlu deprem sigortasını yaygınlaştırmak için başlattığı, ‘Şehirler Yarışıyor, Sigortalılar Kazanıyor’ yarışmasını Bolu ve Hakkari kazandı. En yüksek sigortalılık oranı Bolu’da, en yüksek poliçe artışı ise Hakkari’de gerçekleşti.

Doğal Afet Sigortaları Kurumu’nun (DASK), geçen yıl zorunlu deprem sigortasını yaygınlaştırmak, sigortalı konut sayısını artırmak ve deprem güvenceli hayatı teşvik etmek amacıyla düzenlediği “Şehirler Yarışıyor, Sigortalılar Kazanıyor” yarışması sonuçlandı. Yarışmada 2011 yılı sonuçlarına göre en yüksek sigortalılık oranına ulaşan il Bolu, en yüksek oranda poliçe artışı kaydeden il Hakkari, en iyi zorunlu deprem sigortası teşvik kampanyasını yürüten iller Tunceli ve Bursa oldu. “Şehirler Yarışıyor, Sigortalılar Kazanıyor” yarışmasının en yüksek sigortalılık oranı kategorisinde yüzde 46’yla Bolu birinci, yüzde 42’yle Yalova ikinci, yüzde 40’la Düzce üçüncü oldu. En yüksek oranda poliçe artışı kategorisinde ise birinciliği Hakkâri, ikinciliği Van, üçüncülüğü Muş aldı. En iyi zorunlu deprem sigortası teşvik kampanyası kategorisinde ise Bursa ve Tunceli birinciliği paylaştı.

Kent merkezine park yapılacak
Bolu’da toplam 51 bin 740 konuttan 24 bine yakını depreme karşı sigortalanırken, Yalova’da ise 73 bin 120 konuttan 30 bin 433’ü zorunlu deprem sigortası yaptırdı. Hakkari’de de 21 bin 900 konuttan 2 bin 828’i sigortalandı. Muş’ta 30 bin 910 konuttan 3 bin 433’ü, Van’da 80 bin 250 konuttan 14 bin 443’ü deprem sigortası yaptırdı. DASK Yönetim Kurulu Başkanı Selamet Yazıcı, “Şehirler Yarışıyor, Sigortalılar Kazanıyor” yarışmasının her üç kategorideki birincilerine ‘DASK Güvenli Hayat Parkı’ armağan edeceklerini açıkladı. Yazıcı, “Tüm vatandaşların yararlanması için kent merkezine inşa edilecek parklar oyun grubu, yürüyüş parkuru, yeşil alan, deprem ve zorunlu deprem sigortasıyla ilgili eğitim materyallerinin yanı sıra küçük birer açık hava sineması da içerecek. Yarışmanın her üç kategorisinde ikinci ve üçüncü olan illerimize ise malzeme yardımı yapacağız” dedi.

Read more...

Doğal afet, kiracı ev sahibi ayrımı yapmıyor


Türkiye’de yaklaşık 10 milyon mülk sahibiyle, 6 milyon 375 bin kiracının, herhangi bir doğal afet ya da sosyal olay karşısında yılların birikimiyle elde ettikleri varlıklarını yitirmemesi için deprem sigortasının yanı sıra konut sigortası da yaptırması gerekiyor. Buna karşın, halen sadece 3.9 milyon konutta zorunlu deprem, 2.2 milyon konutta da konut sigortası bulunuyor. Doğal afetlerde sadece mülkün değil eşyaların da zarar gördüğüne dikkat çeken Anadolu Sigorta Genel Müdürü Musa Ülken, “Herhangi bir doğal afet ya da sosyal olay karşısında vatandaşlarımızın yılların birikimiyle elde ettiği varlıklarını bir anda yitirmemesi için deprem sigortasının yanı sıra konut sigortası yaptırmasında büyük fayda var” dedi. 

Bulunduğu coğrafya itibarıyla deprem sel, toprak kayması gibi doğal afetlerin sık yaşandığı Türkiye’de, 16 milyon hanede yaşayan vatandaşların deprem sigortasının yanı sıra konut sigortası da yaptırması büyük önem taşıyor. 

Türkiye’de sigorta bilincinin geliştirilmesi gerektiğini belirten Anadolu Sigorta Genel Müdürü Musa Ülken, 10 milyon mülk sahibiyle 6 milyon 375 bin kiracının herhangi bir doğal afet ya da sosyal olay karşısında yılların birikimiyle elde ettikleri varlıklarını yitirmemesi için deprem sigortasının yanı sıra konut sigortası da yaptırması gerektiğini belirtiyor. 

Halen DASK’a göre, Türkiye’de bulunan 16.4 milyon konuttan yaklaşık 3,9 milyonunun zorunlu deprem sigortasıyla depreme karşı, yaklaşık 2,2 milyonunun da konut poliçesiyle yangın, infilak, sel, fırtına, hırsızlık gibi çeşitli risklere karşı önlem almış durumda olduğunu belirten Ülken, “Geri kalan 10.3 milyon bina ile milyarlarca liralık eşyanın hiçbir güvencesi bulunmuyor. Rakamlar, daha güvenli bir gelecek için toplumun sigorta konusunda bilinçlendirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor” diye konuştu.

Kiracı da önlem almalı

DASK’ın Temmuz 2012 verilerine göre Türkiye’de 16 milyon 375 bin adet konut bulunuyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) en son 2007 yılında açıkladığı Gelir ve Yaşam Koşulları araştırma sonuçlarına göre de bu konutlarda oturanların yüzde 60.8’i, yani yaklaşık 10 milyonu konut sahibi, kalan 6 milyon 375 bini ise kiracı ya da mülkü bedelsiz kullanan hane konumunda bulunuyor.

Türkiye’de yaşanan her doğal afet sonrasında binaların güvence altına alınması öne çıkarken, milyonlarca hanenin eşyalarını kaybetmeleri nedeniyle uğrayacakları maddi kayıp ikinci planda kalıyor. Bu nedenle, her iki kesimin olası bir doğal afet karşısında gelecekte ekonomik külfetle karşı karşıya kalmaması için deprem sigortasının yanı sıra konut sigortası poliçesini de yaptırması gerekiyor


Yılların birikimini güvence altına almak elinizde

Halen 16.4 milyon hanenin sadece 3.9 milyonunda bulunan deprem sigortası ise gayrı menkulün uğradığı zararın bir kısmını güvence altına alırken, teknolojik ürünler ve mücevheratın da aralarında bulunduğu konuttaki diğer eşyalar güvence dışında kalıyor. Zorunlu deprem sigortasının ödemeleri kentlere ve binanın yapısına göre değişiyor. Örneğin, 100 metrekare büyüklüğünde çelik betonarme bir yapı 64 bin lira sigorta bedeliyle güvence altına alınıyor. Bu güvence için vatandaşların ödeyeceği tutar İstanbul Bakırköy, Kadıköy, Ümraniye gibi semtlerde yılda sadece yaklaşık 155 lirayla sınırlı. Diğer bir deyişle İstanbul’da ayda 13 lira gibi küçük bir ücretle konut, deprem riskine karşı güvence altına alınabiliyor. 

Aynı özelliklere sahip Ankara Çankaya, Etimesgut veya Keçiören’deki konutlar ise yılda yaklaşık 45 lira, İzmir Karşıyaka, Bergama, Buca, Menderes’teki konutlarla, Kocaeli Gölcük, Van Erciş’teki konutlar için yılda yaklaşık 150 lira ödenmesi yetiyor. Tekirdağ Merkez’de ikameti bulunanların depremin mülküne vereceği zararı bertaraf etmesi için ödemesi gereken tutar da 109 lira. 

Konut paket sigorta poliçesiyle hane sahipleri ev ve içindeki eşyalarını sadece doğal afetlerin vereceği hasara karşı değil yangından hırsızlığa, depremden su baskınına kadar pek çok riske karşı da koruma altına almış oluyor. Ayrıca, Anadolu Konut Paket Sigorta Poliçesi ev ve içindeki eşyaların yanı sıra, evin içinde yaşayanlar ve onların sorumluluklarını da teminat altına alabiliyor. 

Örnek bir konut paket sigortası poliçesine bakılacak olursa, sözgelimi İstanbul Kadıköy’de 100 m2 büyüklüğünde çelik betonarme bir yapı için 80.000TL bina bedeli ve 20.000 TL eşya bedeli ile yaptırılacak sigorta karşılığında ödenecek prim, teminatlara bağlı olarak yılda sadece 150-200 TL civarında. Bu durumda ayda 15 TL civarında bir ek ücretle, Anadolu Sigorta’nın sunduğu güvencelerden de faydalanılabiliyor. 

‘Marmara depremi büyük acı yaşattı’

Vatandaşların olası bir doğal afet karşısında yılların emeğiyle edinilmiş, yarınları güvence altına alan varlıklarını yitirmemesi için deprem sigortasının yanı sıra konut sigortası poliçesi almasının da önemine değinen Anadolu Sigorta Genel Müdürü Musa Ülken, “Doğal ya da sosyal felaketleri engelleyemeyebiliriz. Ancak, bu felaketlerin gelecekte yaratacağı büyük maddi sorunları en aza indirebiliriz” dedi.

17 Ağustos 1999 yılında yaşanan depremin sadece Türkiye’de değil tüm dünyada büyük üzüntüye neden olduğuna dikkat çeken Musa Ülken, “13 yıl önce 18.373 vatandaşımızı yitirmemize, 48.900 kişinin yaralanmasına neden olan felaket hepimizi büyük üzüntüye boğdu. Felaketle birlikte, 96 bin 796 konut ve 15 bin 939 işyeri yıkıldı veya ağır hasar gördü. 107.315 konut ile 16.316 işyeri orta, 113.382 konut ile 14.657 işyeri hafif hasar gördü. Sonraki yıllarda yaraların bir an önce sarılması için tüm halkımızın katılımıyla gerçekleşen örnek işbirliğine tanıklık ettik. Ancak, söz konusu yıllarda sigorta bilincinin yeterince gelişmemiş olması pek çok ailenin felaket sonrasında mağduriyet içinde kalmasına neden oldu. 

Son yıllarda gerçekleştirilen düzenlemeler bu konuda önemli gelişmelerin yaşanmasına neden olsa da toplumda sigorta konusundaki duyarlılığın daha da artırılmasında büyük fayda görüyorum. 

Deprem sigortasıyla mülklerini güvence altına alanlar, alacakları konut sigorta poliçesiyle de hem evlerini hem de eşyalarını güvence altına almış oluyorlar. 

Bulunduğumuz coğrafyanın özelliği nedeniyle sıklıkla karşılaştığımız doğal afetlerin yılların emeğiyle oluşturduğumuz varlıklarımızı sonsuza kadar yok etmemesi için deprem ve konut sigortasının yaptırılmasında büyük yarar görüyorum” dedi.

Read more...

Ayancuk.Com - Guncel Haberler

Ayancuk.Com

Ayancuk.Com

  © Blogger templates Psi by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP